23 Haz 2011
mim: merak
" Bugüne kadar merak ettiğiniz bir kişi, nesne, olay, vs. için ilginç, çılgın veya sizden beklenmedik bir şey yaptınız mı ? Yaptıysanız açıklar mısınız ? "
İnsanlar her düğünüze veya sizin çok mutlu olduğunuz başka bir kutlamaya katılamayabilirler. Çok çok çok sevdiği bir insan, dost veya arkadaşı da olabilir. Ama herşeyi düşünmek lazım. Bu arkadaşın tatili var mı? Tatili varsa bile başka bir planı var mı? Ailesini ziyaret etmek zorunda olabilir, önceden rezervasyon yaptırdığı bir tatil planı olabilir veya başka düğünlerle çakışıyor olabilir, en önemlisi de senin düğününü yaptığın yerde kalacak yer sorunu çekebilir. Yani bunları düşünmeden tepki gösteren ve gösterecek bütün arkadaşlarımı eshefle kın…
19 Haz 2011
Bazen gelen çişi beklemeye almak lazım
Her Taksim veya İstiklal’e çıktığımda nedense bir tanıdığıma denk gelme isteği olur. Nedenini bir türlü çözemedim. Hatta enteresan bir şekilde bunu tam aklımdan geçirirken yıllardır görüşmediğim kişilere denk geldiğim olmuştur.
Bugün ise yine otobüse binip gitmeme yakın çişim gelmişti ve İstiklal’e girmeden sağ taraftaki arada WC ye bi uğrayım dediydim. Ne de olsa yolumuz uzun, zorlamayalım kendimizi. Ama keşke biraz daha sabretseymişim. İşte biraz önce bahsettiğim tesadüflerden birine denk geldim ve ilk defa içimden “keşke bu kez olmasaymış.” dedim… İlkokulda kendini beğenmiş, çalışkan (inek) olan daha sonra yüksek lisans, doktora, kariyer, çok para kazanma hırsı içinde kendini kaybetmiş olan bir arkadaşımı gördüm. Kilo almış, boyu uzamış iyice aygıra benzemiş. Sanki koca Taksim meydanı ona ait g*tü tavana vurmuş.
Neyse ki yanında kendisi gibi olan arkadaşıyla konuşmaktan beni göremedi. Tabi bunda biraz boy farkının da etkisi var. Ama bu durumdan memnun olduğum kadar bir kenara anlamış olduğum bir nokta da şu: Bir dahakinde evrenden isteyeceğin birşey varsa bu konuda net olmalısın. (bkz: Evrensel Çekim Yasası)
Tabi yollarımız uzun yıllar önce ayrılmıştı ama ne yazıktır ki ailece görüşüyorduk. Anneme söylesem de bana kızmaz. Heralde anlayışla da karşılar diye tahmin ediyorum.
Yalnız kötü bir ihtimal de var. Şimdi bunun annesi babası, ailesi vs bizim düğüne gelecek, onu biliyorum. Acaba bu eleman da gelecek mi? Neyse yaa, gelirse gelsin. Altınını da takar heralde o kadar *küzlük yapmaz heralde dimi?
17 Haz 2011
Bahtsız Bedevi
Kardeşim bu kadar olur. Özel ders ilanı verilen siteye Eylül ayında bastım parayı ilanımı verdim. Bekledim arayan yok. Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, Ocak… yok yok yok yok… hiç yok. Hiçbir allahın kulu aramadı. Geldi çattı Şubat tatili… Nişan yapıcam, gidicem sevgili sevgilimin yayına. İstanbul’da olma ihtimalim % sıfır ve bi telefon. Hocam böyle böyle, oğlumun matematiği karnesine 1 geldi, özel derse ihtiyacımız var, verirmisizin? haydaaaa,nerde kaldınız? Aylardır bekliyorum yok. Tam tatile çıkıcam telefon geldi. Bir de hani işim olmasa eyvallah, kalırım İstanbul’da… Ama nişan yapıcam kardeşim. 15 tatilde ders aldırcakmış, üzgünüm dedim, kapattım…
Neyse ama dedim, Şubat’ta olmazsa Mart, Nisan olur dedim ve bekledim bekledim bekledim, telefon çalmıyor… ve nihayet haziran ayı geldi, karneler dağıtıldı. (BUGÜN…) İstanbul’dan tamemen ayrılıp yeni dünya evine girmeme 15 gün kalmış… TAAAAK TELEFON… “Hocam kızımın matematiği çok kötü, sevmiyor, karnesine 0 gelmiş, lise 1’de sınıfta kala ihtimali var, yardım edin…”
Offfff yaaaaa, nedir bu başıma gelenler? Yok kardeşim yok, bilerek yapıyorlar.
Sıkıcı bir piknik
Pazartesi günü okul öğretmenleri birleştik ve herzaman öğrencilere mi, bizim de canımız var efendim, biz de piknik yapalım dedik ve pikniğe gittik. Bilmiyorum neden ama bu kadar mı sıkıcı olur yani… Öğrencilerle gitmiş olduğum piknik bile daha hareketli, daha eğlenceliydi. Öğrencilerinkinden pek bi beklentim yoktu ama şaşırttı beni çocuklar. Oysa ki öğretmenlerin kendileri için hazırlamış olduğu piknik tam bi rezalet. Otobüs dünyanın ilk otobüsüydü. Klimanın olmayışı kendimizi cenennemde zannetme nedeni olmuştu. O da değil otobüsün alt tarafında bir kapak varmış. O kapağın kalkmasıyla alt taraftan bütün tozun otobüse girmesi bir oldu. Tabi üstümüzdeki terle de birleşince müthiş bir çamur bulamacı haline döndük. Neyse ki geldik piknik alanına. ağaç, yeşillik, bol ormanlık oksijen falan herşey güzel de… Bi bokluk vardı ortamda.. O da çokluktu. Yani nerde bolluk orda bokluk olayını ilk defa bu kadar yoğun şekilde yaşamıştım. Herkes kendi halinde, enerji yok. Geyik yapan mı ararsın, ertesi günkü mezuniyet töreni için sunum hazırlığı içinde olan mı ararsın, mangal ve semaver tayfası ayrı bi olay… ufff sıkıldım, sıkıldım, sıkıldım ve geri döndüm.
KEŞKE HİÇ GİTMESEYMİŞİM…
15 Haz 2011
plansız
Bu yazıyı sabaha karşı 3:49 da yazıyorum. Bu saatte ne işim var internette diye sormayın. Akşam 18:00 surlarında başıma hücum eden müthiş ağrı ile kendimi yatakta buldum. Rüyadan rüyalara atladım, saatler birbirini kovaladı.
Uyandığımda yeniden doğmuş, adeta “Neredeyim ben?” klişe sorusuna maruz bırakılmıştım kendimce. Yaşamış olduğum ve yapmam gerekenleri tekrar düşündüm. Kolay olmadı hatırlamak. Birara nişanlımla yapmış olduğum telefon konuşmasını hatırlar gibiydim. Uykulu olduğumu anlamış, daha sonra konuşuruz diye kapatmıştı telefonu. Ondan sonra ben de aramayınca kendisi de ben rahat uyuyim diye tekrar aramamış olsa gerek.
Kalktım bulgur pilavıyla yoğurt yedim. Tekrar yatmak istedim ama uykum gelmedi. 3 –4 saat sonra kalkıp okula gitmem gerek…
İstanbul’daki son 2 haftam. 2 hafta sonra apayrı bir hayata açılıyorum. 4,5 yıl boyunca doğudayken hergün, her saat aklımdan geçirdiğim o olay gerçekleşecek. Belki şu evrensel çekim yasası muhabbeti bende işlemiş olabilir. Çünkü bir öğretmenin Ege’de sahil kenarında evlenip yuva kurması ve burada öğretmenlik yapması öyle kolay iş değil. Demek ki çok diretince veriyormuş evren…
9 Haz 2011
İşler güçler ve ardına saklanılan yerler
İKS, MEB tarafından rastgele belirlenen öğrenci ve velilere uygulanan bir anket. Anketin amacı okulun, idarenin ve öğretmenin, veliler ve öğrenciler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisi… Tabi sonucunda ne olacak çok merak ediyorum doğrusu… Neyse ben bunları girmedim ama girecem. Yani yarın son ama ben halen daha buralarda size laf yetiştirmeye çalışıyorum, bakın kıymetinizi bilin, yorumlarınızı eksik etmeyin.. : )
8 Haz 2011
Hoşgeldin Bağcılar
Dün davetiyemin son rütuşlarını yapmak için okuldan anlaştığım (tek diyebileceğim) arkadaşımla Şişli'ye gittik. 1-2 saat süren çabalar sonucunda hem fikre vardık ve matbaya girmesi için start verdik. Oradan Birlikte gittiğim arkadaşımın atandığı yeni okula gittik. Kendisi beni Evrensel Çekim Yasası'yla tanıştıran nadide bir arkadaşlardan... Geçenlerde bu knuyu size anlatmaya çalışmıştım. Ben de ondan duyduklarımı anlattım sizlere. Ama velakin gel görelim ki bunun da yanlış, eksik bildiği hatalı noktalar varmış. Olur da evrenden birşeyi istersek açık ve net olmamız gerekirmiş. Yani mesela bir insan devamlı "iş, iş, iş..." diye açık ve net olmadan diretirse yarın birgün yapamayacağı bir iş bulduğunda "Bu muydu yani iş dediğin?" diye mortingen olmamalıymış. Aynen bizim usta gibi...
Kendisine Bağcılar'dan gına gelmiş. "Artık yeter uleeyynnn" demiş ve "Şişli, Şişli, Şişli..." diye tutturmuş. Sen gel gör ki Şişli ama ne Şişli? Bağcıları aratırmışçasına...
Kapısının önünde çekirdek çitleyen dedikodu delisi teyzeler
Dar ve dik sokaklar
Çanak antenden gökyüzünün görünmemesi durumları
Minimum 50 kişilik sınıflar
Yüksek kiralı evler
vs vs vs...
SONUÇ: "Hoşgeldin Bağcılar..."
4 Haz 2011
Zamansız yapılan saldırılar
Yaşadığım yerlerin farklılığından olsa gerek sayısız kere berber değiştirmişimdir. Bu durumdan da ayrı bir rahatsızlığım var ama yapacak birşeyim yok maalesef.. Bir de berbere derdimi anlatıp istediğim saç kesimi tarif etmek, onu ilk başlarda yanlış kesmek ve yavaş yavaş rayına oturtmak vs... artık kaç ay sürer bilinmez. Bir de muhabberleri yok mudur? Sizin canınız sıkılmasın diye zorla bir konu açarlar. Bu durumlara hiç katlanamam. Ya benim ilgi alanımın dışında hiç alakam olmayan bir konu açarlar ya da açtıkları konuda konuşmaktan kaçındığım noktalar olur.
3 Haz 2011
Slivovice
Comenius olayında misafirlerimizi okulumuza ziyaret ettirdikten sonra Perşembe günü Sultan Ahmet, Ayasofya, Topkapı ve Yerebatanı falan gezdirdikten sonra Sultan Ahmet’in arka sokaklarındaki küçük otellerine bıraktık. Bu, onlarla son görüşmemizdi. Çok hoş muhabbetler döndü. Polonyalı, İspanyol, Çek, Kuzey İrlandalı ve Portekizli öğretmen arkadaşlarla onların kültürlerini, onların okullarındaki eğitim sistemlerimizi konuştuk. Tabi tahmin ettiğiniz gibi ciddi bir ortam olmadı. İnanılmaz makara yaptık. Yani ben Avrupa’daki öğretmenlerle bu kadar rahat olabileceğimi düşünmüyordum. Daha ciddilerdir heralde diye düşünüyordum ama yanılmışım. Eğitim sistemlerine hiç girmeyim…
Çek Cumhuriyetinden gelen hocalardan bir tanesi bildiğin şu fantanın 1 litrelik şişeleri vardır ya… Ona doldurulmuş Slivovice adında oranın özel bir içkisinden ikram etti. Bize votka olarak tanıtmıştı ama uludağ sözlükte çek şarabı deniyor. Başka yerde erik rakısı falan deniliyor. Her neyse işte, güzel bişeydi yani. İçkilerden çok anlamam ama tadı hoşuma gitti. 2 shot gümlettim. Türkiye’de de satılıyormuş. Ağır birşey ama denenilebilir.
1 Haz 2011
Thank you very much for save us
Güne mimlenmiş şarkı ile başlamak
Bir günün sonuna doğru yaklaşırken güne nasıl başlanabileceğini değerlendiren bir mim konusuyla giriş yapıyoruz. Evet, yorucu bir gündü. günün bitmesini çok istedik. Olabilir, hiç mühim değil. Ama bir güne tekrar nasıl başlanabileceği, sabah mahmurluğunu ve yeni bir güne başlama psikolojisini tekrar düşünmemizi sevkeden Mia, bana bir mim görevi vermiş. Bu mimden sonra oturalım ve günün sonunun gelmesinin tadını çıkartalım.
Mim Konusu: Güne başlamak istediğin şarkı nedir? Tek bir tane ama her gün çalsa bıkmayacağım dediğin şarkı?
Aslında çok zor bir soru. Uzun süre düşünmek gerekli. Cevabı zaman zaman değişebilecek bir soru. Aslında benim gibi ayıptır söylemesi müzik yelpazesi geniş biri olarak cevabı çok hızlı değişimler gösterebilecek bir soru. Ama en azından şöyle düşüneyim. Hergün uyandıktan tahminen 1,5 dakika sonra radyo dinlediğimi baz alırsak yarın radyoyu ilk açtığımda herkesin bildiği bir şarkı seçerekten ve bunun değişse bile bu format dışına çıkmayacağı bir şarkının çalmasını isterdim.
Counting Crows - Mr. Jones (Official)
30 May 2011
Hangisi işine gelirse?
29 May 2011
En sıradışı damatlık tasarımı
26 May 2011
mim: ben küçükken…
25 May 2011
Evlilik hazırlıkları
LED TV almak zor iştir. Hele bir de beyaz renk olursa çok daha zor. Bulunmamasına mı yanarsın pahallı olmamasına mı? Beyaz olması şart mı? Şöyle birşey. Estetik güzel birşeydir. Beyazlarla donatılmış salonda zıtlıklar bir estetik yaratır ama eğer bu kutu gibi görünen tek bir nesne olursa emanetmiş gibi görünür, hoş durmaz. Malum ortama ayak uydurmak için televizyon da beyaz olmak zorunda...
Müzik işi önemlidir. düğünde çalınacak müzikleri ne yaptığı belli olmayan müzik kültürünün ne derece olduğunu bilmediğim birilerinin düğünümün müziklerini emanet etmem mümkün değil. Bu durumda bu olaya da el atmak gerekti. Müzik planlaması, sıralaması, seçilmesi vs... İnce işler yani!
Yatak bir evde olmazsa olmazıdır. Konforlu olması lazım. Ortopedik, vıdıvıdı biton detaylarıyla yüklü henüz araştırmadığım yatak çeşidi seçilmesi ve alınması için beni bekliyor.
Davetiye unutulmamalı. Atılmaya kıyılamamalı. Saklanmalı, akılda kalmalı. Baktıkça güldürmeli. Buraya kadar güzel, ama işte araadığını bulamazsan o zaman tasarım sana ait olmalı. İşte bu da para demek...
Bütün bu koşturmalar içinde bir de öğrencilerin karne notlarını girme gibi hayati işlemler var ki o olaya daha hiç başlamadım. Yani sesvgili dostlar sakın ola ki "Bu adam blogtan elini ayağını çekmiş, artık takip edilecek birşeyi kalmamış." demeyin. Bomba gibi geri dönüş yapacağım. Bekleyin beni..
22 May 2011
İçerik yok, ya da yeterli değil
"Merhaba,
1iyokmu.blogspot.com adresli blogunuz Bloxoo Editörleri tarafından incelenmiş ve aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı BloXoo'dan silinmiştir.
Sebep: İçerik yok ya da yeterli değil, ,
İlginize teşekkür ederiz,
BloXoo.com"
17 May 2011
Hedef tahtasındaki küçük kırmızı nokta
15 May 2011
Klişe bir İstanbul turu daha...
10 May 2011
Elek
9 May 2011
2 önemli değişiklik
2 May 2011
Müzikten kitaba, meditasyonda kararsızlığa...
27 Nis 2011
Yalaka
25 Nis 2011
Başarısız bir çalışmanın vermiş olduğu vazgeçilmez haz
21 Nis 2011
Bir amirin vedası ile arkasında bıraktıkları
17 Nis 2011
Evrensel Çekim Yasası
16 Nis 2011
Beni tellerle tanıştıran insan
Kendisi için aklımda herhangi kötü bir anı yok. İyi biri. Güleç yüzlü, iyi ve alçakgönüllü bir gitaristti. Klasik gitarda oldukça ilerlemiş birisi. Facebook duvarında paylaşmış olduğu kendi videolarını izledim. Aynı hızla devam ediyor gitara. tabi yılların verdiği kiloyu da bünyesinde barındırıyor ama gitar çalarkenki o mimiklerinde bir değişiklik yok. Yüzümde tebessüm oluşuyor O'nu o şekilde çalarken... :)
2006 yılıydı sanırım. Balıkesir'de gitar dersi verdiğim öğrencinin grubunun provasını dinlemek için bir studyoya davet edilmiştim. Studyo'da müzikten nasibini almış gibi görünen kişiler vardı. Konuştum biraz. Konu döndü dolaştı Gürdal Abi'ye geldi. Kendisini tanıyormuş. Çok iyi bir gitarist olduğunu ondan da duymak beni sevindirmişti. Fakat duyduğuma göre birileri bilmediğim bir şekilde onun şevkini kırmış, gitarı bırakmış. Bilgisayar sektörüne girmiş. ... diye duydum kendisinden. Üzüldüm.. :(
Yıllar önce bestelemiş olduğu "Uçurum" şarkısını dinlemek isterdim. Tam 15 yıl olmuştu. Halen daha nakarat kısmı dilimin ucundadır. myspace sayfasını buldum. Bestelerini oraya yüklemiş. Baktım ki alt sıralarda (ilk yüklenen video olduğundan olsa gerek) "Uçurum" şarkısı duruyor. Hemen dinledim. Tabi studyo kaydı olduğu için daha bir dijital, üstünde oynanmış, müzik değişmiş, kemanlar, vurmalılar falan garip geldi. Bir de Gürdal Abi'nin sesini daha ince buldum. Önceden daha normal geliyordu ama şimdi pek hoşnut olmadığım bir ses tonuyla karşı karşıyayım. Ama o şarkı yine de beni eski yıllara geri götürmeyi başardı. Bu şarkıyı kendisinden canlı bir şekilde dinlemek isterdim gerçekten... Doğal hali kesinlikle çooook daha güzel...
"Uçurum" değil de şuanda favorim olan bir şarkısını paylaşıyorum. "9/8 lik Oyun havası"
11 Nis 2011
Özgürlük adına terk
Bu yüzden ben konuşmadan kaçarım. Direkt terk ederim ve yeni bir hayata açarım geniş yelkenlerimi. Ama onun böyle bir şansı yok. Hergün aynı yerde öyle ya da böyle onu hep görecek, tekrar tekrar yaşayacak anıları. Acı çekecek. Onun için zor bir dönem olacak. Her ikisi için de öyle...
Onun için en iyi dileklerimi kendisine ilettim, buna tanık olmanıza gerek yok.. Ama yazmak istediğim 2-3 satır olacak...
9 Nis 2011
Mehmedime selam
Böyle duyarlı bir etkinlik beni mutlu etti doğrusu. Gençlerimizin bu bilincin aşılanması gerçekten çok gerekli. Bunu farkeden belediyelere burdan teşekkür ediyorum.
6 Nis 2011
Neden sorularıyla bir başlangıç yapmak
5 Nis 2011
Acemice hareketler
Dersin neyse yap ve çık...
4 Nis 2011
Asimile olan insanlar
31 Mar 2011
Engeli hissetmek
6 Mar 2011
Türkiye'deki bitmeyen internet yasakları
20 Şub 2011
Hayaller ve ihtiyaçlar
Zamanın hızlı sarılması taraftarıyım. Hayal kurmak güzeldir ama anın tadını yaşamayı bir kenara bırakııp kendini geleceği hayal etmeye adarsan birgün bu ömrünün tükendiğini anlarsın ve artık ileriye bakacak zamanın kalmadığında geriye baktığında hep ertelenmişlikleri görürsün Koray..
Hayaller ve ihtiyaçlar... Hangisi hangisinin sebebi?
14 Şub 2011
14 Şubat Hatırası
Oysa ki ben onlardan farklıyım... Öyle birşey ki bu adeta tutku, bağlılık... Bir çiçekle.. veya bir tek taş yüzükle, veya güzel bir sözle gösteremem sana bu sevgimi... Benim için onlardan daha anlamlı olan birşeyi veriyorum sana. HAYATIMI...
12 Şub 2011
Haykırış
28 Oca 2011
Kardeşlik dini..
Nisa/56 "Şüphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri biz ateşe atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini yenileyeceğiz. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."