27 Mar 2013

Erkekler etek giymeli

Haksızlık bu yaa...
Eşimin 180 TL ye pazardan değil, ssağlam indirime girmiş bir mağazadan aldıklarını yazıyorum...
5 etek
2 deri ceket (orjinal deri değil ama sonuçta ceket...)
2 elbise
1 şal

Bir de aynı gün yine indirimlerden faydalanarak aldığım ürünleri yazıyorum.
3 klasik pantolon
1 kravat
1 ceket (klasik)
Benimkiler de 340 TL...

Ondan sonra diyoruz 'Bayanlar neden bu kadar alış verişi seviyor?'
Arkadaş bana da bu kadar geniş yelpaze sunsunlar ben de severim. Hem çeşit çok ya... Renk renk desen desen istediklerini alabiliyorlar. Haksızlık lan bu! Erkekler de etek giymeli!!!



Bu arada övünmeden geçemeyeceğim. Geçenlerde hiç hoşlanmadığım bir çift ile beraber ortak arkadaşımıza ev ziyaretinden önce ev hediyesi alalım dedik ve bir alışveriş merkezine gittik. Bayanlar daha iyi anlarlar diye kendi hallerine. Bu arada beraber takıldığımız eleman 'ya bizim hanım geçen gün diyip duruyordu, şurada çok beğendiğim bir hırka var, ama çok pahallı diye alamıyorum...' diyip POLO'ya daldı. Hiç ucuz olmayan gayet pahallı ve gereksiz bir fiyata aldı hırkayı, hediye paketi yaptırdı ve hatunların yanına gidip gövde gösterisi yaptı. 'Ben hatunuma en pahallısından hırkasını alırım... Yetmezmiş gibi bunu başlasının gözü önünde vererek bu durumu showa dönüştürürüm.' havalarında... Biliyorum ki indirime girmiş olsa beğenmeyip, almayacak o zıkkımı. Onu almasındaki amaç belli... Alıp da üstüne uydursa birşey de demeyeceğim .Neyse, hayırlı olsun dedik ve kendi hallerine bıraktık.

Övündüğüm kısım ise şu... Sevgili sevgilim, bana böyle aksiyonlar yaşatması için beni maymun etmiyor. İstiyorsa gidip kendisi alıyor, hava atma olayından nefret ediyor. Ne hoş dimi amaa :)

20 Mar 2013

1 anda 4 pişti

18 Mayıs yılın en yoğun günü...


  • Ertesi gün 19 Mayıs. Tören olmasa bile çelenk töreni olacak belediye önünde. Çelenge öğrenci gitme, bütün öğretmenler de gitmez. Sadece görevli 3,4 tane öğretmen ve 1 idareci gider, çelengini bırakır sonra serbest...
  • 16-19 Mayıs tarihlerinde Bergama fotomaratonu var. Fotomaratonlar kaçmaz. Yılda bir olur. İnanılmaz derecede etkili verimli geçer. Kesinlikle kaçırmak istemiyorum...
  • Yeni ev adık. O eve taşınmayı düşündüğümüz tarihler  otarihlerde olacak. 20 Mayıs da resmi tatil olduğu için o 3 gün bizim için iş yapmak için bulunmaz nimet.
  • 18 Mayıs 2013 Joe Satriani konseri var. Her zaman gelen biri değildir. Beni tanıyan herkes ne kadar fanı olduğumu da bilir. Bu iş yattı gibi görünüyor. Zaten masraflı bir etkinlik. Bir de zaten gitmiştim konserine ama gidemiyorum diye içim gidiyor orası ayrı...
Çıldırıcam... Ev taşınma olayını bir şekilde hallederiz. O tarihlerde taşınmasak, o işi ertelesek veya 1 hafta öncesinden taşınsak sorun değil. Fotomaraton kaçmaz... Ama onu baltalayan 19 Mayıs çelenk töreni var. O konuda müdürü ikna etmem gerekli.

Müdür demişken okulumuzda 2. dönemin başından beri süregelen bir fotokopi krizidir gidiyor. Bu krizin temeli şudur: 'PARA' Para olmadığı için toner olmuyor. Toner olmadığı için çalışma kağıdı çıkaramıyoruz. Hadi çalışma kağıdını geçtik sınavları fotokopi çekemiyoruz. Herkese birer kağıt dağıtıp soruları tahtaya yazma yoluna gidecektim. Bu köy usulü sorun çözüm tekniğini müdüre sunduğumda fotokopi makinasını bizim kullanımımıza açtı. VICTORYYYY :) 

Aynı başarıyı fotomaraton için de göstermeyi bekliyorum kendimden. Hadi yolumuz açık ola... :)


12 Mar 2013

Akbank'ın lakayt personeli


Bugün bankalar arasında mekik dokudum. Malumunuz ev alıyoruz ve bugünün şartlarında hiçbir devlet memuru sıcak parayı çatırt diye önüne koyup peşin ev alamadığı için kredi durumları neymiş falan diyey şöyle bir ön hazırlık yapayım dedim boş günümde. Sonuç? Fitil oldum...

Nasıl? Hemen anlatayım. Sıra numarasını aldım. Kağıdın üstünde 'üst kata çıkınız.' yazıyordu. Çıktım. Bir de ne göreyim? Üst kat bomboş. Sadece 2 bireysel müşteri temsilcisi var. Onlar da telefonda konuşuyorlar. Numaratöre baktım önümde 2 kişi görünüyor. Ama belli ki o kişiler ortada olmadığından sıra direkt bende. 5 dakika, 10, dakika, 15 dakika... bekle bekle bekle... Bi gelişme yok. Arkadaş bu adamlar müşteri falan almıyorlar. Numaratöre de basmıyorlar. Telefonda konuşmalar, bilgisayarda önemli görünen birşeylerle ilgilenmeler. Buraya kadar yine birşey yok. Ama sonrasında biri geldi. Elindeki numaraya baktı. G.tüm g.tüm masalardan bir tanesine yaklaşarak birşeyler sordu. Konuştular falan işini halletti, çıktı. Sonra ikisi evli 3 kişi geldi. Kadın olan ağza alınmayacak küfürler ederek eşini yerin dibine sokuyordu. Anladığım kadarıyla adam kredi kartından çok pis borç kitlemiş. Onu öğrenmeye gitmişlerdi. Onlar da borçlarını öğrendiler ve gittiler. Ben? Ben de efendi gibi bekliyorum sıramı. Ama onlar sırasız mırasız işini halledip gidiyorlar. Yine ortalık boşaldı ve artık ben kalktım önlerinde ayakta suratlarına dik dik bakarak beklemeye başladım. Yine tık yok... En sonunda dayanamayıp, elimdeki kağıdı göstererek 'Pardon, numaratöre basacak mısınız?' dedim. Adam pişkin pişkin 'Biraz işimiz var. 1-2 dakika sonra basarız, gelirsiniz, yardımcı oluruz...' dedi. Nasıl işimiz var ya? Benden başka ne işin var senin? İşin varsa numarasız adamın işini nasıl yapıyorsun? O an sinirden ellerim titredi. Orada cıngar çıkarmak istedim ama ayarını tutturamayacağımı farkettiğim için kendimi direkt dışarı fırlattım. Sonra eve gelince de neden şube müdürünün yanına gidip bu saçmalaığı anlatmadım diye kızdım kendime. 

Asıl gıcık olan beni orda bekletmesi veya başkasını önüme alması değil, ben orda beklerken başka bankadan aldığım sıramın geçmiş olmasıydı....


8 Mar 2013

Atış serbest

Son zamanlarda insanın en tehlikeli zamanının lise zamanları olduğunu farkettim. Tam bir leyla oluyormuş insan o zamanlarında. Ya da bana gelen öğrenci öyle...

Bu kızı okulumuzun beden eğitimi hocasının tavsiyesiyle buldum. Kendisinin önceden badmintondan öğrenciymiş. Lise 3...Başladık derslere. Ama kızda hep bir telaş, hep bi yoğunluk.. 

Antremanım vardı, ödevimi yapamadım...
Bilmem ne sınavım vardı yapamadım...
Falanca proje kapsamında gezi var, okul beni götürüyor. Gitmek zorundayım 'Neden?' 'O projede heskes çıktı, beni zorla götürüyorlar.'
Hocam fotoğraf makinası alcam, hangisini önerirsiniz. 'Şimdi boşver sen fotoğrafıi çok vaktini alır..' 'Yok hocam, babam söz verdi, onu  alıcam, falanca gezide o fotoğrafları ben çekicem.'

Her şeyi yapmaya çalışan ama hiçbirşeyi adamakıllı yapamayan bir öğrencim. 
Bütün bunları geçtim. Kızda bi havalar, bir havalar. Daha karnesine matematiği 3 getirene kadar g.tü çatlarken olur olmadık laflar eder. Misal, okulundan bir öğretmeni 'Tarih öğretmenliğini düşünür müsün?' diye bir öneri getirmiş. Belli ki öğretmen çocuktaki ptansiyeli farketmiş. Kazanabileceği bölümü tahmin etmiş ve bir öneride bulunmş. Tamam tarih öğretmenliğinin ataması az olabilir olabilir, KPSS de sıkıntı yaşayabilirsin ama bu tepki de verilmez.
Hocam 4 yıl sizin gibi KPSS için kastıracağıma gider mağazalarda tezgahtar olarak çalışırım daha iyi..
Sen Boğaziçi İşletmeyi kazanacak puanı aldın da biz orayı yazma mı dedik? 
'Üniversite mezunu olup da 2500 liraya çalışaksam ne anlamı var üniversite okumamın?' cümlesini kurduran kim bunu merak ediyorum. Geçen haftaki dersten sonra da konuşmuştuk böyle. İşletme mezunu olur olmaz fabrikalarda müdür olup 10 milyarlık, 15 milyarlık maaşlı yerlerde çalışacağını düşünüyor.

Dinledim. Uzun zamandır hayatın sert tarafını suratının ortasına yememiş biri görmemiştim. Acıdım.  GEçen sefer hiçbirşey dememiştim. Bu sefer biraz biraz anlatmaya çalıştım, ama yok... Anadolu üniversitelerini küçümser, büyükşehir üniversitelerinde okumak için can atar. Ama o üniversitelerin de öyle her bölümünü de beğenmez, dil uzatır.

Bütün bunları geçin daha 1 tane bile deneme sınavına girip ne yaptığını gördükten sonra benim birşey anlatmama gerek kalmayacak sanıyorum. Arkadaş, insan önce bir boyunun ölçüsüne bakar değil mi? Ben atıyorum ama tutuyor mu bunlar diye bir bakınır etrafına...

Konuyla belki alakalı belki değil. Sonuçta ortak noktaları yok değil.. Ama sonuna kadar dinleyebilenin ellerinden öpüyorum. Saygılar... :))


3 Mar 2013

EV BARK İŞLERİ

Bugünlerde inanılmaz yoğun geçiyor günlerim. Ne blog okuyabiliyorum, ne yazabiliyorum. Bilgisayar başına bile oturamıyorum ki bunları yapayım..

1-2 haftadan beri annem burda. Bodrum, Kuşadası, Didim taraflarından yazlık ev almayı planlıyorlar. Artık 20 seneden beri gittiğimiz kampta bütün yazı geçirme niyetinde değiller. Açıkçası artık ben de bütün yazı orda geçirmekten sıkılmaya başladım diyebilirim. Sonuçta çocukluk arkadaşlarım öğretmen olmadıklarından yaz tatiller kısıtlı. O yüzden yalnız başıma geçirmek zorunda kalıyorum. Yalnız da bir yere kadar...

Her neyse uzun uzun ev baktık, araştırıp soruşturduk. Birçok özelliği bir arada düşünerek nihayet bir sonuca erebildik. Tam rahatladık artık derken asıl iş ondan sonra çıktı. Evi Bodrum'da Yalıkavak beldesinde bir siteden aldılar. Bu kararı verirken (ben değil, ailem)  tabi çevreden bazı tepkiler geleceğini tahmin ediyorduk ki gelmeye de başladı. Kuşadası'nda bir akrabamız 'Neden Kuşadası'ndan almadınız. Burası daha güzel. DAha burdaki evlere tam bakmadınız. Ev nasıl? Hem şöyle kötü, böyle kötü....' gibilerinden bok atmaya başladı. Tabi daha alcaz böyle triper. Belki Didim'de yazlığı olan EEE'den de nasibimi alıcam.. Ama üzülmesini istemem. Kara yolundan oldukça uzun sürse de deniz yolundan 40-45 dakikada Didim'de kendisini bulabilecem.. ;)

Neyse ama ev güzel. Sİtenin kendine ait plajı var. Nezih bir site. Teknemizi bağlayacak yer de mevcut vs.. Ancak ev harabe. Zaten içi yapılı evleri almamız mümkün değil. Fiyatlar uçuk. Mümkün olsa bile ya yeri kötü oluyor ya da ev küçük oluyor ya da bi haltlar çıkıyor altından... İçi, dışı, kapı pencerece aklınıza ne geliyorsa herşeyi tekrardan yapılacak. Tabi bizim kafa basmaz bu işlere. Direkt oturturlar kazığa.. O yüzden bizim gibi saflar için artık şirketleşmiş bazı ekipler mevcut. Adamlara evinin anahtarını veriyorsun, istediklerini söylüyorsun. Onlar amelesiyle, işçisiyle vs... uğraşıp enson anahtar teslim veriyorlar. Süper dedik. Bir de kamptan bir tanıdığımız da 'Ben bu işi yaparım..' dedi ve işe burnunu soktu. Yapmayı düşündüğümüz değişiklikleri her 2 ekibe de anlattık. İkisi de bir fiyat söyleyecekler. Ama tabi ince hesaplar işin içinde. Her malzemenin ucuzu var, pahallısı var. Kalitelisi var, adisi var.. Hangisini alacağımızı biz seçeceğiz. İşin sıkıntısı şurada, biz eve yakın değiliz. Ha diyince gidemiyoruz. Ve site kararı gereği bütün tadilat en son Mayıs'ın sonunda bitmesi gerekiyor. Kısa zaman zarfında acil bir karara varıp işe koyulmamız lazım. İşin komik kısmını söyleyim mi size? Evin daha tapusunu bile almamışken biz bütün bu planları yaptık... haa bundan sonra bizim taraftan da onlar tarfından da cayma niyeti yok. Ama iş henüz daha bu aşamadayken bizim bu kadar acele davranmamaız gerekli mi gereksiz mi diye de düşünmüyor değilim. Tabi süreç boyunca yoğun bir telefon trafiği de mevcut. Babam (koordinatör) başta olmak üzere bütün gelişmelerden en ince detayına kadar dakika dakika haber vermemiz gerekiyor. Haber vermemiz yetmediği gibi işi yapanlarla da direkt bizzat kendisi telefonla bunu teyit ediyor. Adam titiz ya...

Bütün bunlar olurken bir de okul mevzuları var tabi. Okulda değişen birşey yok. Bebeler bu sıralar biraz canımı sıkmıyor değil. Havalar ısındığından bünye hızlı çalışıyor ve hormonlar dengesizleşiyor. Garip garip tripler görüyoruz artık yavaş yavaş. 2. dönemin ve havaların ısınmasından kaynaklanan bir rehavet görüyorum kendilerinde. Canımı sıkmıyor değil bunlar...

1 Mar 2013

Kimi sorularında tırsarak cevaplayacağım bir mim

Melodram yapmış yapacağını yine.. Mimlemiş ama arkadaş böyle mi mimlenir insan ya... yuhh diyorum bişi demiyorum. sorulara bakınız...


1- En son kime yalan söyledin? Neden?
En sonuncusunu söylediğin için ucuz atlattım. :) En son eve gelen özel öğrencime yalan söyledim. 'Öğrencilerim içinde üniversiteyi en çok kazanmasını kişi sensin..' dedim. Kocaman kuyruklu bir yalan...

2- Biz okumuyoruz farz et ve kendine bir itirafta bulun.
oldu.. başka? :D

3- En son severek okuduğunuz kitap hangisi?
Stephen Hawking - Büyük Tasarım 

4- Şu an istediğin işi mi yapıyorsun? 
Bunun cevabı zaman zaman değişiyor.

5- Mutlu musun?
Şuanda mutlu değilim. Bugünlerde evrendeki bütün negatif enerjiyi topluyormuşum gibime geliyor. Kendimden emin olmasan 'Adet dönemindeyim.' dicem. Bundan sebeple olsa gerek eşimle aram biraz naneli. Nedeni tam bilmiyorum.
haa genel olarak hayatıma baktığımda hayvanlar gibi mutluyum orası ayrı...

6- Öleceğini bilsen ömrünün son zamanlarını nerede ve kiminle geçirmek isterdin?
Eşimle...

7- Her bölümünü heyecanla takip ettiğin dizin var mı?
yok.

8- Favori şarkıcın ve şarkısı
Şarkıcı dediğin için Joe Satriani diyemiyorum. Ya olmaz böyle soru be.. :P

9- Keşke?
taynim felekşana çıkydı.

10- Kötü alışkanlıklarınız var mı?
unutkanlık, dalgınlık, zaman zaman düşüncesizlik.

11- Sence ideal eş nasıl olmalı?
Bu konuya girmesek... Seçmişiz artık, daha kriter aramanın manası var mı? :)