19 Ağu 2013

Bir fotoğraf aktivitesi

Yeni takibe aldığım blogger lardan Baykuş bir etkinlik düzenlemiş. Oldukça yaratıcı. Crowdtogether'ın sayfasından bir fotoğraf yarışması düzenlenmiş. Nerede fotoğraf orada ben olduğumdan hemen atkladım tabi sazan gibi.. :)

Ancak konuya hazırlıksız yakalandım. Aslında düşününce kendimi ödevini yapmayan bir öğrenci gibi hissettim. Konu 'yaz fotoğrafı' ve ben koca yaz boyunca adam akıllı bir fotoğraf çekemedim. Çekemedim çünkü ne fotoğraf çeken bir arkadaşımla beraber takıldık ne de benim fotoğraf çekebileceğim bir ortamım oldu. Ortam olmayınca olmuyormuş gerçekn bunu anladım.

Neyse konuyu dağıtmadan anlatmaya devam edeyim ben. ŞURADAKİ linke tıklayınca yarışmaya ulaşabiliyorsunuz. Baykuş da zaten şuradaki postunda nasıl katılabileceğini anlatmış.  Fotoğrafım hiç idaalı değil. Klasik bir uzun pozlama tekniğiyle çekilmiş bir fotoğraf. Kompozisyon yok. O yüzden bana oy vermenizi önermem.  :P

Sevgiler...

17 Ağu 2013

Yazın son tatilinde alınan büyük karalar

Bu akşam itibariyle Bodrum macerası da bitmiş bulunuyor. Aslında genel olarak bakıldığında ilk etapta oldukça sakin. Ama mikro düzeyde incelenince büyük ve acil alınan kararlarla dolu olan bir tatil. 

Ailem 23 yıldan beri gittiğimiz çadır kampının WC temizliğinden artık gına gelmesinden, bazı varoş tayfasının kampı istila etmesinden rahatsız olmasından kaynaklanan sebeplerden artık bir yazlık alalım dediler. Geçtiğimiz kış mevsiminde Kuşadası, Didim, Bodrum taraflarındaki bütün sahil şeritlerini dolandık. Emlakçılarla görüştük. En sonunda kendilerine en uygun olan yazlığın Denizli'li olan bir yakınlarının da bulunduğu bir siteden ev almaya karar verdiler. Eve tam 130 bin liralık masraf yaptılar. Sebep ailemin zengin olması falan değil. Sebep şu ki aldıkları ev harabeydi. Tabi kime nasıl yaptıracaklardı o kadar işi? Onun için de biton inşaat mühendisleri, mimarlar, müteahitlerle sıkı fıkı görüştük. Pazarlıklar yaptık. En sonunda güvenilir birine verdik evi yaptı. Çok da güzel oldu ev. İçimize sindi. Ta ki komşularımızla tanışana kadar... Hani hep derlerdi de inanmazdım. 'Kötü komşu ev sattırır.' diye. Evet, arkadaşlar. Çok doğruymuş. Dün ailem bu evi satılığa çıkardı. Sadece içinde 2 ay kadar oturduk, oturmadık... 

Aslına bakarsanız tek sebep komşu değil. Biz bu evi yaparken biraz balkonu genişletelim, şurayı açalım, burayı kıralım derken evin kimyasını da bozduk. Her hangi bir sorun çıkar mı? Cezası çok olur mu diye sorduk soruşturduk, bize çok birşey olmaz dediler. Biz de büyüttük biraz evi. Meğer ki öyle değilmiş. Belediye bir geliyormuş, ceza kesiyormuş. Cezayı ödemen yeterli değil, Ertesi birgün yine gelip yine kesiyormuş cezayı. Yine düzeltmezsen, bu kez yıkmaya geliyormuş. Peki neden bir yaptık böyle bir hata? Bizim gibi evlerinin yapısını değiştiren yüzlerce site var. Şimdiye kadar birşey olmamışsa herhalde sıkıntı olmaz diye düşündük ve gaza geldik. Ama babam bir gece uyuyamayıp bunu düşünmüş. Ya yarın birgün bu ev bizim üzerimize geçince bilere büyük ağır bedeller ödemek zorunda kalırsak diye düşünmüş taşınmış uyuyamamış. Bizimle paylaştı bu fikrini... Bir diğer sebep de şu. Kardeşim. Biz sıkılınca kaçıyoruz evimize kurtuluyoruz. Ama kardeşim yazlıkta acaip derecede sıkılıyor. Yaşıtı yok gibi. Hep yaşlı tayfası var. Bir de ha diyince hemen arkadaş ortamına da girilmiyor bir yaştan sonra da. Bir de kardeşim kampa çok bağlı. Oraya gidelim istiyor şiddetli bir biçimde.

Bütün bunları düşününce çözüm yolları şu. 'Biraz daha masraf yapıp evin mimarisini eski haline getirebiliriz. Kardeşim isterse yine kendi kampa gidebilir, hatta biz de bu duruma ortak olabiliriz.' Süper bir fikirdi. Bu durumdan herkes memnun kalarbilirdi. Ancak KOMŞU faktörünü gözden geçirmemiz gerekiyor. Aşırı agresif, psikolojik sorunlarının olduğunu düşündüğüm, bir üniversitede hoca olan bekar bir bayan. Sinirlenince cinnet geçiren, bağıra çağıra sataşarak insanın konuşmasına izin vermeyen tipler vardır ya. İşte bu güzel bir tanım oldu sanırım.

Bu küçük tatil sadece böyle kötü olaylarla sonuçlanmadı. İlk defa bugün sahilin tadını çıkarabildim. Sahilde çalan müzikler eski 60lı 70 li yılların müzikleriydi. Ekşam yaklaşırken gün batarken kitabımı akıp huzurlu bir şekilde dalgaların sesi ve müziğin eşliğinde kitabımı okudum. Harikaydı. Tekrar bunu yaşayabileceğimi sanmıyorum...

Bir de ne zaman yazlığa gitsem telefon aracılığla beni arayıp ders istiyorlar. İkidir öğrenci buluyorum. Çok bereketlı aslında o açıdan bakılınca. (Sadece tesadüf tabi ki.. :)

Son olarak da bugün sevgili sevgilimin doğum günüydü. 2 yıl üstüste benim ailemle beraber eşimin doğum gününü kutluyoruz. Çok küçük bir pasta kesme töreniyle bu yılın doğm gününü de geçirmiş bulunmaktayız. Bugün defalarca tamamen içimden geldiği gibi O'nu çooook sevdiğimi söyleyip, 'İyi ki varsın bitanem.' dedim. Çok mutluyum, herkes bu duyguyu yaşasın istiyorum.

dinleyin
izleyin...

12 Ağu 2013

az gittim, gelcem..

Cumartesi'ye kadar yokum. Bi Bodrum yapalım dedik. Ailemi göreyim dedim biraz. Yokum buralarda.
Buraya da not düşesim geldi... :P

10 Ağu 2013

Google ın gözden kaçırdığı Türkiye fanatizmi

Abicim ben şu ülkemin insanlarının fanatik duygularından nefret ediyorum. Buaralar farkettim de hep isyanlardayım. Bırakın, yazıcam bunları...

Ya şimdi son zamanlarda devamlı bir site paylaştıklarını görüyorum arkadaşlarımın. Bir Türk (16 yaşında) uluslararası bir proje yarışmaya katılmış. Ne güzel, büyük onur verici. Google düzenliyor anladığım kadarıyla. Ancak ne yazıktır ki google un Türkiye'den gelecek olan oyların fanatik duygularla geleceğini hesaba katmamış. Şimdi diyeceksiniz ki 'Bütün ülkeler bu yolla 1. geliyor..' Ama her ne ise işte. Değerlendirme şekli tamamen yanlış.

Şimdi bilmem kaç tane 18 yaş altı çocuk proje üretmiş. Bunu tanıtan ingilizce bir video çekmiş. Bu videoyu dinleyerek bizler - ki daha aramızda çarpım tablosunu bile ezbere bilmeyen 18 yaşında insanımızın bulunduğu bizlerden istenen- bu videoları dinleyip, anlayıp, en MANTIKLI proje hangisiymiş bunu değerlendirip, O'na oy verecekmişiz. Ulen biz daha 'Turkey' yazısını gördüm mü atlarız hemen VOTE'ye...

Durun hele bi yaa.. Belki diğer adam çığır açan bir buluş yaptı. Neden hemen kendi ülkem diye ona oyumu kullanayım. 'E ama herkes öyle yapıyor, kendi ülkesine oy veriyor..' işte hata burda zaten... Ulen halk ne bilsin muz kabuğundan üretilen bilmem neyi. Hadi yabancı kalmayın. Paylaşıyorum videoyu da... 



Hadi oy kullananılan linki de yolluyorum..

Nerde kalmıştım? Ne diyorum sana? hıh... Ulan biz daha sorsan muzun nasıl yetiştiğini bilmeyiz. Muz ağacı çıksın diye muzu toprağa gömecek adam bulurum size, 2 gün geçmez vallahi... (DİKKAT, İBRETLİK 'vallahi' dedim bak...) Adamlar kalkmış bizden bu videoları dinleyin, anlayın. Hangisi 1. olsun, söyleyin diye soruyor. Yazıktır lan.. Valla geçen süreye, verilen emeğe yazık...

Şimdi 1. gelen arkadaşa oy verenler... Bütüüüüün videoları izlemiş de anlamış da o yüzden mi oy vermiş.. Hiç sanmıyorum. Kendi ülkem için konuşayım en azından eminim ki 'HAYIR...' Şimdi bu objektif bir değerlendirme mi? Biz bu Türk kardeşimize oy verirken projesini beğendiğimiz için mi oy veriyoruz? Hayır Ne için veriyoruz? Türk olduğu için veriyoruz. Türkiye'ye oy vermeyin demiyorum. Ama adaletli olun...

Sizin de başınıza gelmiştir eminim...

+ Selam naber?
- İyilik senden naber?
+ İyilik, bak ne dicem.
- hee söyle..
+ Bizim bi amcaoğlu var.
- eee?
+ O falancanın düzenlediği şiir, şarkı, türkü, resim, fotoğraf, cart curt yarışmasına katıldı.
- hee?
+ http:// ..... . com sitesine girip falanca kişiye oy verir misin? Bak yanlış kişiye verme. Adı ...... . He bir de günde 1 kere oy veriyorsun. Hergün bilgisayarını açar açmaz ona oy ver. Tanıdığın herkese dağıt...

Ya belki adam başka birinin yaptığı şeyi beğenecek, sana ne lan?  Bu kişi yerinde olduğunuz mu bilmiyorum ama ben gıcık oluyorum bu durumlara. İnadına OY vermiyorum. HAtta ve hatta gidip başkasına bile oy verdiğim oluyor. YAni olur da böyle birşeyle karışlaşırsanız mümkünse benim kapımı çalmayın. Şuna oy ver diye isim vermeyin. Ben gidip bakayım. Kafam yeters değerlendirir, beğenirim, ona veririm oyumu. alalalalaaa ne asabiyim lan ben...

8 Ağu 2013

Saygı duy OÇE

Birazdan telefon krizine başlayacağız... Neden mi?

Ben ki her yıl kutlanan rutin şeyleri (yılbaşı, doğum günü cart curt..) kutlamaktan haz almayan biri olarak bu islam aleminin türettiği ramazan bayramlarında zoraki kutlamalara maruz kalıyorum. Bu sizce adalet mi?

Bu sabah kardeşimin telefonu ile uyandım. Telefon sesini duyar duymaz 'hassktir.. bugün ramazan bayramı. Umarım babam arayıp da 'Hayırsız, önce beni arattın..' demiyordur..' içsesiyle fırladım yataktan ve kardeşimin aradığını görünce bir nebze rahatlammış oldum. Hemen ardından babamları, kayınpeder ve kayınvalideleri arayarak zoraki görevlerimizi yerine getirdim. Kahvaltıdan sonra diğer akrabaları arayarak araları iyi tutmak gerek. Ne yani şimdi bu bayram aramayınca teyzemle aramdaki ipler kopacak mı? Bu mu yani kriter? 

Hele telefon mesajları konusunu hiç açmayın.. Toplu mesajlar konusunda komiktir ki birçok müslüman gibi düşünüyoruz. Bu yıl ilk toplu mesajımı dün Özkelebek'ten aldım. Bu sabah uyanıp telefonuma baktığımda ise 4 yeni mesaj gördümi Açmadım bile. Yani umrumda bile değil. Yıllardır hiçbirine cevap vermediğim halde yine de ısrarla atıyorlar o mesajı. Kurum, kuruluş şirketlerin mesajları neyse.. Reklam kaygısı ile atıyorlar o mesajı. Ama 10 yıldan beri hayatımın sadece telefon defterinde yer kaplayan biri, neden sadece yılın belli  (dini) dönemlerinde mesaj atarak beni rahatsız ediyor, anlamış değilim...

Tatil yapılıyor bu özel günlerde. Tatil de olmasın anasını satayım. Bana bayram değilse neden ben tatil yapıyorum? Dün eşim çevre yolunun İstanbul trafiği gibi olduğunu söyledi. Tabi yol, Bodrum-İzmir yolu olunca bu arayı insanlar deniz kenarına atmakla değerlendiriyorlar. Bu mu şimdi bayram? Nerde Ramazan. Ulan o müslüman, ben değilim. Ama yaptıklarımız aynı. Düşündürücü....

Neyse yani size güzel bir bayram sevgisiyle dolu olan bir konu yazmak isterdim ama kusura bakmayın. Burası da benim iç dünyamın yansıması...

Belki içinizden 'madem şikayetçisin siktir git bu ülkeden..' diyebilir. Ona diyecek şeyim şu.. 'E hani din ve vicdan özgürlüğü vardı? Hani ileri demokrasi?' Bunun karşılığı da şu olur... 'Dini değerlere hakaret ediyorsun. Buna hakkın yok..' Ben dini değerlere hakaret etmiyorum. Sadece dini değerlerinizin benim sosyal yaşantımda oluşturduğu rahatsızlığı dile getiriyorum. Onuda mı yapmayak? 

Bunları bütün 30 gün boyunca içimde tuttum. Yazmadım. Her ramazan davulu sesini duyduğumda bu düşünceler daha da yoğunlaştı. Şu arkadaş bütün söylemek istediklerimi dile getirmiş. Bu konuda boşu boşuna kafa ütülemeye gerek yok.


Şimdi konuyu kapatıp şu telefon trafiğine dalayım. Teyzemlerden mi başlasam, halamlardan mı? Çokta tın...

6 Ağu 2013

Maddi kriz

Evlilik tarihimizin en büyük maddi krizini yaşıyoruz. Durum böyle de olsa yine de içimde bir rahatlık var. Bu sıkıntılı dönemimde yalnız olsam heralde depresyona girerdim. Benim eşimin hesaplarındaki paralar zaten bitmiş durumda. Hatta avans hesaplarımız bile bitmiş durumda. Son 3 haftadır sadece benim verdiğim bir özel ders ile karnımızı doyuruyoruz. Maaş yatıyor hesabımız eksi bilmem kaçtan sıfıra geliyor. Sonra eksiye doğru devam.. Ay sonuna kadar avans hesabıyla idare edebilirsek ne mutlu bize.. Eşimin hesabı ay içinde sadece 1 boyunca gün + hesapta oluyor. Bütün parasını benim hesabıma aktarıp benden de kredi kartları, kredi ve faturalar yiyor. Bunlar da benim zaten avans hesabımın dibine inmesine neden oluyor. Bu sabah şu yanda gördüğünüz müthiş ev pizzasını yedikten sonra bu hesapları konştuk. Sonra seevgili sevgilim dedi ki. 'Ben önceden (bekarken) her ay aldığım şeylerin notunu tutardım. Taksitleri falan yazardım. Sanırım bu defteri tekrardan tutma vakti geldi.' dedi. Sonra düşündük de gerek yok. Biz ne zaman bu hesapları yaparsak o zaman daha da kötü oluyoruz. Aldığımız şeylerin borçlarını öderken yaşadığımız sıkıntı, o aldığımız şeyin tadını kaçırıyor.


Hesaplarımıza göre yaklaşık 6 ay boyunca böyle eksilerde (avans hesaplarla) falan takılcaz. Sonrasında kurtarıyoruz sanırsam. Ama hep birşey çıkıyor ya.. Tam g.tü kurtardık, tam sıfırladık diyoruz birşey çıkıyor. Ama yok arkadaş. Düşünümücez yaa... Düşünmücez derken 'düşünmeden, hunharca harcama yapıcaz' demiyoruz. Harcama da yapmıcaz. Sadece gerekli gördüğümüz şeyleri alıcaz. Sepete atmadan önce 'Gerçekten ihtiyacımız var mı? Ertelesem olur mu?' sorularına cevap vericez, sonra atıcaz sepete veya rafa geri koyucaz...
Ama aylardır ertelediğimiz 1-2 şey var. Sanırım bunları almamız gerekiyor artık. Bu biraz daha sıkacak bizi ama yine de kurtulmayacak durumda değiliz.

Buarada dün akşam SBS sonuçları açıklandı. Bizim veletler iyi yapmış ya.. Tahmin ettiğimden daha iyi yerleşenler olmuş. Daha fazla kişi kazanmış. Tebrik etmek istedim hepsini şimdi de nerden bulcam ki her birini.. :P

Buarada uzun süredr takip etmediğim müzik piyasası çok garip bir hal almış. Yıllarca Dream Theater'la beraber çalışan Mark Portnoy gruptan ayrıldıktan sonra farklı bir gruba dahil olmuş. Steve Vai'ın arkadasında çalan basist Billy Sheehan, ve Tony MacAlpine bir grup kurmuşlar. Sahne performansları mükemmel. Özellikle videoda sonlara doğru Mark Portnoy'un seyirci ile olan diyalogları harikaydı. gerçekten o konserde olmak isterdim bak... Bakalım beğenen çıkacak mı aranızda?


4 Ağu 2013

Yurt dışı öğretmenlik ve çocuk isimleri

Sevgili sevgilimin epeyden beri ara ara söylediği birşey var.. Hep yurt dışına çıkmak istiyormuş. Ama öyle turist olarak değil. Mesela yurt dışında öğretmenlik gibi birşey.. Bunun için KPDS veya ÜDS gibi bir dil sınavına girmek falan gerekiyormuş. Ancak ne eşimin ne de benim ingilizcemiz bu sınavlardan geçer not olacak seviyede değil. Hadi çalışsa eşim balki alır da ben ümitsiz vakayım. En sonunda tamam la.. oturalım yazın çalışalım dedik. Bugün eski ingilizce kitaplarını çıkardık piyasaya. Kendisi yüksek lisans yaptığı için zamanında ingilizce çalışmışlığı var. Başladı bana anlatmaya.. Şunu anladım ki uzun süre ders başında oturmayı unutmuşuz. Özellikle ben... 'Burayı geç.. Burayı biliyorum. he he...' gibi triplere giriyorum. Bazen korkuyorum acaba gereğinden hızlı mı gidiyorum diye.. Neyse görücez bakalım. Yazın da çalışması pek zormuş arkadaş. Sıcakta konsantre olamıyo insan. Uykusu falan geliyor..

Buarada dün akşamdan beri devamlı çocuk ismi düşünmeye başladı. bugün hatta oturdu bi siteden çocuk isimleri araştırdı. Anlamlarını öğrendi. Hatta word'e falan aktardı. korktum... Çocuk mu istiyor acaba hormonlar? :-/

3 Ağu 2013

Çok kısa

  • KUTO'nun düzenlemiş olduğu şu yarışmaya katılmak istiyorum ama yemiyor.
  • Evin sağın solunda (genelde mobilya eşyalarda) beyaz olduğundan mütevellit sevgili sevgilimin kırmızı renkteki oje izlerine rastlıyorum. Daha 3 ay geçmedi içine ettin la evin diyesim gelse de zaman zaman kendini hatırlattığı için yüzümde tatlı bir tebessüm oluşturuyor. Ama bu, eline asetonu alıp temizlememesine engel değil. Bunu yazmak nerden aklıma geldi peki? Bu izler sadece beyaz mobilyalarda, dolap kapaklarında vs değil, bilgisayarımın ekranında da mevcut... Gördüm, yazasım geldi. :)
  • Marangoz ile başımın nasıl belada olduğumu okuyanlar bilir. Temmuz'un başından beri yarım saatte yapacağı işi yapmadı. Aldı parayı gitti şerefsiz.. Geçen gün aradığımda -ki binlerce kere kendi telefonumdan aradığım halde açmadı ve kardeşimin numarasından aradığımda açtı- ve bağrış çağırış birbirimize bağırdık çağırdık, içimi döktüm ve rahatladım... yarım saat tartıştık, sonra tatlıya bağladık. En sonunda tatlıya bağladık. 'Tamam, söz, Cumartesi geliyorum.' dedi. Bugün Cumartesi, saat 14:48 ve halen giden gelen yok...
  • Şu internette önceden de bildiğim ve her geçen gün bir yenisine daha şahit olduğum şu sitelere bayılıyorum. :)
http://www.alpertungaoldumu.com/ 
http://munirozkuloldumu.com/
http://www.issizacunkaldimi.com/
http://www.maaslaryattimi.com/
http://allahvarmi.net/ 
  • Metal müzikle aranız nasıl bilmem ama Ramstein'ı duyanınız vardır heralde. Metal müzikle alakası olmaynlar da aşağıdaki videoyu es geçebilirler. Metal müziği böyle tanımanızı istemem. :D  Maltepe Üniversitesi de Rock of purple  etkinlikleri kapsamında bu genç arkadaşları almışlar sahneye. İbretlik video, buyrun...