21 Oca 2012

Yoksa siz hala el öpmeye gitmediniz mi?

Ailem Türkiye'nin bir uzunda ben bir diğer ucundayım. Yaz aylarında benim bulunduğum ege sahillerine doğru akın eder, buralarda güzel tatil mekanlarında kamp yapar, dinlenir, eğlenir, tekrar geri dönerler.

Geçtiğimiz yaz bu dinlenme ve eğlenme etkinliğinin yanına bir de benim düğünüm dahil oldu. Düğünden sonra tekrar tatil yaptıkları yere, kamp yapmaya gittiler. Daha sonra biz de onların yanına uğradık, biz de dinlendik. Bir nevi onları da görmüş olduk.

Şimdi bizim toplumumuz tamam çok çeşitli kültürlerden meydana geliyor. Fakat büyük çoğunluğu düğünden sonra el öpme adı altında aileleri ziyaret edip (ziyaret etmek dediğin evine gitmek..) görevlerini tamamlamaya uğraş gösterirler.

Benim ailem çok takmaz böyle şeyleri, rahattırlar, boğmaz insanı, severim bu huylarını. Zaten düğünden sonra onları görmek için kamp yaptıkları yere gidip gördük. Onlar evlerin (yani Türkiye'nin bir diğer ucuna) gittiklerinde Eylül ayı gelmiş, bizim iş güç başlamış başlamış olmuştu. Ondan sonra arada sadece kurban bayramı vardı. O bayramda da eşimin ailesinin yanına gitmiştik. Neden diye sorarasanız? Tatil miktarı az olduğundan taaaaa oralara gitmeye değmez diye düşünmüştük. Dediğim gibi ailem de bu konuda bizlere sıkıntı çıkarmıyor. Şimdi 15 tatil geldi. Karneleri dün verdik. Bu akşam da İzmir uçağıyla gidiyoruz kimilerin tabiriyle el öpmeye. Çok heyecanlıyım, ailemi göreceğim. Aslında böyle uzun ayrılıklara alışkınım ama evlerin uğramayalı 1,5 sene olmuş. Özlemişim bahçede gezinip tozunmayı. :)

'Halen el öpmeye gitmediniz mi?' Garip tepkilerinden artık kurtuluyorum. Amaaan sen de.. Ne takıyorsun ki başkaların düşüncelerine. Sen kendine bak. Mutlu musun? evet.. Başkalarına zararın var mı? hayır..
E o zaman sorun? ... yok

17 Oca 2012

İşkolik sevgili


İşkolik bir eşim var. Dün ateşler içinde yattığı halde bugün yine okula gidip 20 tane çocuğu adam etme derdine düştü. G.tünü görüp de yara sanan kedilerden de değilimdir ama ama harbiden hasta be kardeşim. Yani sesi çıkmıyor kızcağızın. Neyse birşey demedim, bu gitti okula aksıra tıksıra.

Bugün doktora gidecekti. Merak ettim, olayı neymiş diye. Dayamışlar buna biton ilacı. 

- eee, başka?
- Bir de doktor rapor vereyim dedi, ama ben kabul etmedim.
- İyi b.k yedin... (Bu cümleyi gün içinde 2. kere kullandım. İlkine öğrencilerim tanık olduğu için beyniem kazındı, yoksa böyle şeyleri sayacak kadar şizofrenik vaka yok bende.)

Yok, zaten hastayım da. O zaman sen yanımda olsaydın da bana akıl verseydin de... Allaaaa duymadığım laf kalmadı. Neyse anladık bu havasında değil, ama biliyorum ki iyileşecek. O zaman bunun rövanşı alınacak. Neyse eve geldik. Bu ılık bir duş alıken bi çorba yapam dedim. Daha doğrusu annemle konuşurken bu fikri annem verdi. tarifi aldım, başladım yapmaya. İşte hayatımdaki ilk çorba yapışım bu şekildedir. (Tai hazır çorbaları saymazsak...) Güzel bir tarhana herşeyi düzeltti. hoşuna gitti be kızın.. :) Tabi hoşuna gider. Hangi kadının erkeği çorba yapıp, naneli limonla eşini besledikten sonra, kuruyan çamaşırları toplarsa sevmez ki kocasını? :D Yok övünmek içn söylemiyorum, yaparken de zoruma gitmiyor. hoşuma gidiyor be birilerine yardımcı olmak. Bu hele ki hayat arkadaşım, eşim, canımsa o zaman vazgeçilmez, dadından yinmez oluyor. 

Tabi sakinleşmesinin bir sebebi de var. Sevgili sevgilim duş alırken düşünmüş ki bu gün doktordan rapor almalıymış.. :D 'bak seeeen' :)
Yarın okula gitmeden tekrar aynı doktora gidip 2 gün rapor patlatmaya karar vermiş. Tabi bütün bunlar yoğun bir telefon trafiğine sebep oldu. Bütün veliler aranıp 2 gün boyunca çocğunuzu okula yollamayınız şeklindeki uyarı benim tarafımdan itina ile yerine getirildi. Enteresan 20 adet telefon görüşmesi...

Şimdi mi? İçerde mışıl mışıl uyuyor.. :)

15 Oca 2012

Sebepsiz bir baş ağrısı

Rüyasını anlatarak uyandı. Pek rüya görmezdi. canı sıkılmış olmalı. Zaten rüyası da çok iç açıcı değildi. Beni kaybetmek istemiyordu. anladığım kadarıyla beni kaybetme korkusunu yaşamış rüyasında...

Bütün bunların tek nedeni dün akşamki tartışmamız. Aslında bu ilk değil, önceden de olmuştu. Sonuç şu ki ben nasıl olduysa kaybetmeyi kabullenemez olmuşum. Ama bu her zaman olmuyor. Tespit edemediğim zamanlarda açığa çıkıyor.

Konuştu, içini döktü. Ne olduğu önemli değildi, tavır önemliydi onun için. Beni bekledi. Sessizliğim sinirlerini daha da gerdi. 


- Git forumuna yaz.
- O forum değil bikez, BLOG...
- Her neyse işte yaz...
- İlla birşeyler mi söylemek gerekiyor.
- Bu tavrın bile kırıcı.
- ...


Sessiz kalmayı karşımdakini gıcık etmek için yapardım ama bu sefer öyle bir niyetim yoktu. Görmemezlikten geldiğimi, bir diğer değişle kaale almadığımı zannediyordu. Öyle olmadığını gösterebilmek için birşeyler söylemeliydim. Ama kafam o kadar karışıktı ki. Beni yıpratıyordu küs yatmak. Birşeyler geveledim, yetmedi. Konuşarak rahatlayacağımı düşünüyordu, yanılıyordu. Sadece yorgundum. Sebebi belki ilk küs yatmamızdan kaynaklanıyordur. Biraz daha konuştum. Her cümleme cevap verdi. Bunu derken bencil olduğumu düşünüyorum ama belki sessiz birini bekliyordum karşımda. Konuşmak istemiyordum, rahattım. Uykum yoktu ama yorgun görüntüm rahatsız ediyordu onu. Onun mutlu olmasını istiyordum. Birkaç söz yetti. Zor olmadı benim için. 



Sadece o birkaç özür kelimeleri yeterliydi onun için... 
Barıştık. Onunla olduğum için mutluyum. Ama neden yorgun olduğumu halen daha bilmiyorum...

Joe Satriani - The Bells Of Lal (part 2)

9 Oca 2012

Haftasonu Aksiyonları

O kadar çok şey birikti ki yazmam gerekenler. Aklıma geliyor zaman zaman. O an dursa herşey. Elime geçirsem bi kağıt bi kalem. (Laptop olsa da olur...) Neler döktürmem, neler... Destanlar yazarım. Lakin araya vakit girince soğuyor, işin tadı kaçıyor. Yılbaşında İzmir'de hayatımda hafızamda yer eden ilk arkadaşımla, eşiyle, ben ve sevgili eşimle yılbaşını kutluadık. feci eğlendik. Heralde insan alkolden sarhoş olmamak için kafa iyi olmaya yakınken çaya abanan tek yılbaşını kutlayan grup biz olsaydık gerek. Cranium diye birşey çıkmış, süper birşey. Valla Tabu halt yemiş... Hemen gittik aldık sevilimle. Şiddetle tavsiye ederim. İzmir'e kardeşimde gitmiş.. Kendisi Malatya'da KPSS çalışıyor garibim. Neyse ki şuaralar ipini tutamıyoruz. Türkiye dereceleri vs...  gidiyor bakalım ama bakalım gerçek sınavda neler yapacak? Tabi O da İzmir'e gitmişse bize de abi olarak onu arayıp buluşmak düşer. Nitekim de öyle yaptık. İyi de yaptık. Özlemişim beeeawwfsss :))

Geçen hafta işte böyle bayaaa bi hareketli geçti. Evde yılbaşı ile kutladığımız düşünülürse klasik denilebilir. Lakin 2-3 yıl öncesine kadar otel odasında yalnız başına internet başında geçirdiğimiz zamanları düşünürsek oldukça gelişme var demektir.

Bu hafta sonunda da karıcığımın (uvvv, bu söze alışmalı mıyım, bilmiyorum...) bekarkenki arkadaşları geldi. İçlerinden birinin eşinin müziğe karşı ilgisi olması hoşuma gitti, lakin bir o kadar da başkasının skiyle hava basmaya çalışması hele bir de boktan çakmadığı halde bunu bana yapmaya çalıması biraz canımı sıkmaya yetse de yine de çok fena insanlar diyemeyeceğim. Ne de olsa ayda yılda bir görürüm veya görmem...

İnanılmaaaaaaz deli işim gücüm var. dönem sonlarından nefffettt ediyorum.  Haaa, tatil olayı başkaa... Ama iş güç olayları, herşey ikiye katlanıyor. Benim sinirler geriliyor.