24 Ara 2011

Balkan Savaşı

Uzun bir süredir yazmıyorum.. Aslında arada yazılmaya değer çok şey oldu ama bir türlü yönelemedim...

eksisozluk'ten okudum... 

MÜFETTİŞ: "arapça kelimelerin kökünü kafaya göre ayırma prensibi"yle yaklaşıldığında teftiş 

edenden çok fetiş sahibine benzeyen kelime.

Artık müfettiş de değilmiş. 'Denetmen...' olcakmış. Her ne olursa olsun ben müfettiş dicem.. Müfettişlerimizi ilk ziyaretimize aldık. O kadar hazırlık sonucunda adam bi sınıf defterine bile bi bakayım demedi... Meğer ki sadece rehberliğe gelmiş. 2. ziyareti daha fırtınalı geçebilir.. diye düşünüyorum.

Yıllı, alkolü seven hocalarımızdan bi tanesi bayan müfetişin tekiyle çok fena kapışmış. müfettişin bayanını hiç tahmin edemiyorum. Şöyle kalın çerçeve gözlüklü, sexeter görüntüsü olan bir model tahmin ederdim. Görmedim kendisini ama tavırları beni hiç yanıltmadı. 44 yaşındaki kendinden büyük bir öğretmeni öğle yemeğinden edecek kadar moralini bozan terbiye seviyelerinin yerlerde gezindiği bir müfettiş... Allaha yakın, benden uzak dursun..



Artık müfettişler böyle sorular sormaz oldular öğrencilerimize. Onların dertleri bizimle. Yıllık planın va mı? ŞÖK var mı? Zümrende şu belirtilmiş mi? Toplum projesi yaptın mı? Sınav analizi yapıyor musun? Sınıf defterine işlediğin dersi mi yazıyor musun?
tırı vırı... Bunun gibi 40 mevzu... Ha ben anlatınca anlamıyor, sınıf defterine 'Balkan Savaşı' yazınca anlıyor öğrenciler.. Hai o kadar kolay yani...

Neyse canımızı sıkmayalım, dinleyelim şarkımızı...



1 yorum:

  1. Her işin en sıkıcı yönü bu :(


    Birazdan bir tane ödülünü zolacak efendim :)

    YanıtlaSil

Aklına ilk ne geliyorsa gözlerini kapat ve yaz...