Kararsızlığıma sokayım. Gece 10 buçuk olmuş, uyumam gerekiyor. Bigisayarımı kapattıktan sonra pişmanlık yaşayıp sonra tekrar açtım. Sanırım dayanamıyorum, yazıcam. Zaten melo da yaz demiş, tweet etmiş. Gaza gelmemek mümkün mü?
Bugün eşimi okuldan almak için gittim. Sınıfında sadece 1 çocuk kalmış. Ailesini bekliyoruz gelsinler de alsınlar diye çocuğunu. Elinde topitop şeker... Kemirip duruyor. Sahte sevecenlikle yanaştım.
'Merhaba' dedim.
Tepki yok...
'Merhaba benim adım Koray. Peki seninki ne?'
Yine tepki yok...
Mal çocuk pısmış kenara. eğmiş kafasını.. Anca topitopuyla uğraşıyor. Len neyinlen uğraşcam senin yaa dedim takıldım.
'Getir şekerinden bi kerecik yalayım..' dedim.
Zuhahaaa salak şey tabi gerçek sandı.
'hayııaaeer...'
Neyse, tepki vermesi iyidi benim için. Ama meğer ki yanlış hareket yapmışız. Çocuk davranışları konusunda felaket analizler yapabilen eşim hayatalarımı altalta sıralayınca anladım ki baba olmaya hazır değilim ben. Oysa ki daha dün isim beğeniyorduk.
kız olursa flora, erkek olursa ares... sizce nasıl? ;)
— 1iyokmu (@1iyokmu) Eylül 25, 2012
Bu aralar milli eğitim biraz karışık. Güzelim İzmir'imde ortaokul öğrencisi öğretmenini sınıfta bıçaklarken * millet alan değişikliği telaşındaydı. Sınıf öğretmenleri branş öğretmenliğine göz dikmiş. Herkes kapış kapış branşçıların kadrolarını doldurma telaşında idiler. Takip ettiğim bir mail grubu var. İlköğretim matematikçilerin grubu. Kitaplar, sorular, sınavlar paylaşılıyor falan.. Bir baktım ki alan değişikliği ile bir tartışma var. Bayaa yazılmış altına. Takip etmediydim. Bir baktım ki daha sonra varılan nokta şu: 'İlköğretim matematik öğretmenleri LİSElere geçiş yapabiliyorlarmış.' 'hasssktirr....' dedim içimden. Sahiden mi lan dedim?
Hemen sisteme girdim. Sistemde açık görünüyor. Bulunduğum ilçedeki bokta 2 lisenin matematik kadrosunu yazabiliyordum. Başvurmam için inanılmaz acele etmem gerekiyordu. Çıktıyı alıp milli eğitime uçmam lazımdı. Son yarım saatim vardı hayatımın kararını vermek için. En kötüsü de YALNIZDIM. Evde sadece temizlk yapan kadın vardı. Ona soramazdım. Sormak istediğim tek kişi vardı o da eşimdi. Onu şimdi arasam tepesinde 23 velet... Kesin bakmazdı telefonuna. İçimden bir ses...
'Koray sen tezcanlısın. Ne zaman acele karar verdiysen hepsi hüsrana dönüştü.. DUR!!!' dedi içimdeki ses ve bekledim.
Tabi başvuru süresi bitti ve eşime söyledim durumu. Net bir cevapla direkt 'eee başvursaydın...' oldu. 'OHAAA...' dedim içimden. TEZCANLI olan kimdi? Ben mi, eşim mi? Tekrar geri dönüş yoktu. 2 kurum arasında dağlar kadar fark vardı. Çalışma şartları, öğrenci tipleri, konular... Belki özel ders bulma ihtimalim artacaktı. -ki artmayabilirdi de... ne de olsa çok iyi okullar değil- Belki başım belaya girecekti allahın ergen liselileriyle uğraşırken..
Sonra pişmanlık ve evde ufak bir gerginlik...
İşte... Bugünün özeti bu...
Mal çocuk pısmış kenara asadfdgfgf. Çok güldüm ben bu çocuğa yaaa :) Resmini görmek, yanaklarını mıncırmak istedim resmen :D
YanıtlaSilİlköğretimde kalmak daha iyi bence ayrıca, ne bileyim lise öğrencileri şımarık oluyor, ama ilkokul öyle mi, hepsi şirinlik abidesi :D Tabii ben öğretmen olmadığım için böyle galiba :)
Ayrıca iyi ki de yazmışsın :)
İlköğretimde o kaddar çok tırıvırı iş var ki anlatamam. Sahiden MALa dödük resmen.
Silİçimi döktüm resmen. Zehrimi saldım. Teşekkürler verdiğin gaz için.. :)
Çok güldüm Allah iyiliğinizi versin emi :):)
YanıtlaSilEvet, bazen gülerek hayatı ciddiye almamak gerekiyor aslında.. :)
Sil