Her ne kadar semtlerini, caddelerini bilmesem de, trafiği inanılmaz karışık gelse de İzmir'i ısrarla seviyorum. Ama sabrımı çok zorluyor.. Yani benim gibi bir İzmir aşığını da bu haale getiriyorlar ya pes doğrusu...
İzmir'deki işimiz kızsal bir randevu.. Tabi yılın ilk güneşli günü olduğunu düşünürsek ipini koparan arabasıyla dışarı atmış kendini.
İzmir'de bildiğim 3 yer var diyebilirim.
1. Sevgi Pastanesi (Kıbrıs Şehitliği caddesi)
2. Gazi Lisesi (Sevgi Pastanesi'ne 50 metre var ya da yok..)
3. Atatürk Lisesi
Liseler benim otopark alanlarım olduğu için biliyorum. Kıbrıs Şehitliği caddesi için dolaşması en hoşuma giden yer olduğu için biliyorum. bitti işte...
Arabayı park etmek için Gazi Lisesine doğru gittik. DOLU OTOPARK!
Atatürk Lisesi'ne giderken hatunu bıraktım ben gittim. Zaten kocaaa İzmir'de tek bildiğim şey Atatürk Lisesi ile Gazi Lisesi arasına mekik dokumak.
Oraya gittim, orası da dolu...!
Tekrar Gazi Lisesi'ne gittim. Yine dolu. Bu kez otopark görevlisi 'Bak kardeşim herkes burda flaşörleri açıp sırasının gelmesini bekliyor. Sen de dolan orada bekle.' dedi. 'OK' dedim. Tekrar 1 tur daha attım, açtım flaşörleri ve girdim sıraya. Yorulmuştum. Zaten dışarıdan gelmişiz, bir de İzmir trafiği, levhalar, ışıklar... neyse sıra çabuk geldi. Geldi gelmesine, tam sıra bana geldi ki önümdeki polis 'devam et devam et...' dermişçesine elini hızlı hızlı yola doğru işaret etti. Kardeşim ben de onlarca araba gibi sırada bekliyordum. Otoparka gircektim. Sıra bana gelmişti ve içeri girecektim. Çok kısa zamanda olan bu düşünce karmaşası ve tafik polisindeki yetki üstünlüğü ile ben bastım gaza devam ettim yola. Anlam veremedim ve arkama bir baktım ki... Arkamdaki araba otoparka girdi... Sinirden kıpkırmızı olmuştum. Ellerim terledi. Hangi küfrü edeceğimi bilmiyordum. Orada onlarca araba vardı. Sadece beni ordan kaldırdı. Arkamdaki araba benim sıramı kapmıştı. Arabayı durdurabileceğim bir yer olsaydı o an arabayı durdurup polisle tartışmayı bile göze alabilmiştim. Sinirden hangi küfrü edeceğimi bilmiyordum. Sanırım hangisini edeyim diye düşünürken tabelalardan birini atlamış olacağım ki etraf bi değişik gelmeye başlamıştı. Sanırım biyerleri atlamıştım. Panik yapmadım. Panik yapmazdım da. Asıl sıkıntı şu idi... Oradaki polis!!! Anlam veremedim yaptığına.
Yolumu rahatlıkla bulabileceğimi düşünüyordum. Ne de olsa 'Alsancak' veya 'Liman' yaılarından birini bulsam bana yeterdi. Lakin önüme çıkan onlarca tabelanın hiçbiri bana tanıdık gelmiyordu. Kafama göre takılıyordum İzmir'de. Farklı bir semt sınırlarına girdiğimi anlamıştım. O sırada hatun aradı. Nerede olduğumu sordu. Tarif ettim, Konak'ta olduğumu söyledi. Evet, Konak'taydım. Konak adı altında bazı kamu binalarını görüyordum. U dönüşü yaparsam Alsancak'a tekrar geri dönebileceğimi söyledi. Sağ tarafımda deniz vardı ve deniz kenarında yürüyen insanları kıskandım. İnanamıyorum yaa... Arabam var ve park edemediğim için şuracıkta yürüyüş yapamıyordum.. :(
U dönüşünü zor da olsa yaptım. Deli gibi 'Alsancak' yazısı arıyordum. Önümdeki araba yüzünden bir 'Alsancak' yazısını kaçırdım. Sorun değil, heralde 1 tane daha çıkar dedim. Ama çıkmadı. Çevreyolu gibi bi yola girdim. Artık yol beni İzmir'in dışına götürüyordu. Kötü kötü yapılar görmeye başladım. Kırmızı ışıkta istemediğim halde ve temiz olduğu halde camlarımı silen kadınlar oldu. Para istediler, vermedim. Bu arada hatunla devamlı telefon trafiği içindeydim. Tarif ettiğim yerlere göre Varyant diye bir yerde olduğumu söyledi ve anladım ki muhtemelen bir daha ğramayacağım bir yer olacak. bi ışıkta durup yanımda adam akıllı temiz yüzlü bir adam gelene kadar bekledim. Adam geldi. Alsancak'ın yerini sordum ki işte o anda aldığım cevap ile adamın bir melek olduğunu farkettim. Adam da Alsancak'a gidiyormuş. Onu takip ettim. Tabi tekip edene kadar nice trafik katliamları, nice kırmızı ışıkta geçmeler, ne burun sokmalar, nice küfürler.... derken zorla da olsa bulduk birbirimizi.
Ama ne oldu? Ben bu güzel havada İzmir'de onlarca tur attıktan sonra arabadan ayağımı bile çıkaramadan evin dönüş yolunu tuttuk. Neyse ki eve uğramadan önce bir Şirince yaptık. Sıcak şarap deneyip canlı müzik dinledik. Mekan sahibi de tanıdık olunca... Mekan biraz soğuk olsa da yine de gün eğlenceli bitti diyebilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Aklına ilk ne geliyorsa gözlerini kapat ve yaz...