30 May 2011

Hangisi işine gelirse?

Dün gece uyuyamadım. Dakikalarca döndüm durdum.. Ama uyumak zorundaydım. Sabah erken kalkıp okula gitmem gerekiyordu. Oysa ki kafamdaki düşünceler birbirini yiyordu. Son derece bloga yazasım gelmişti, ama vakti mi şimdi bu ilhamın gelmesi. Ne densiz bir zamanda dürttü beni!

Bundan sonrası belki moralinzi bozabilir. Başka konu mu bulamadın be adam? diye düşünebilirsiniz. Ama bu düşünce beni uykumdan edecek kadar etkilemişse yapacak birşey yok demektir.

29 May 2011

En sıradışı damatlık tasarımı

Cumartesi gününü hava kapalı bahanesiyle evde oturdum durdum öyle bütün gün. Ona pineklemek mi deniyor, öyle birşey işte... Yarın farklı bir etkinlik yapmazsam hafta içinde yapacağım yoğun tempoyu kaldırcağımdan emin değilim. Aslında bugünkü dinlenceye ihtiyacım vardı. Haftasonunu zor getirdim. Deli gibi sınırsız uyku ve uykumu son zerreciğine kadar almam bana iyi geldi. Ama fazlası bünyeme iyi gelmiyor.

26 May 2011

mim: ben küçükken…

Bugünlerde sağlam bir konu vardı aslında aklımda. Biriktiriyordum derliyordum kafamda. Aslına bakarsanız ne kadar fazla düşünürsem o kadar berbat ve kısa bir yazı çıkıyor ortaya. O yüzden sıradaki kaydın pek güzel birşey çıkacağını sanmıyordum. Düşünüyordum işte kara kara… Yine bugünümü bir evlilik hazırlığının (TV alma gibi..) sonuna gelmiştim. Yazacaktım derken farklı birşey çıktı karşıma.. Mia mimlemiş beni. Bi mutlu oldum bi mutlu oldum ki anlatamam. Yani blogumun 2. yarısında başına gelen ilk mim yollama şerefini Mia almış oldu.

Evet, mim konusu başlıktan anlaşılacağı gibi “ben küçükken…” diyip bırakmayacağım. doldurcam işte gerisini. Başlıyoruz bakalım nasıl bişi çıkcak ortaya.

25 May 2011

Evlilik hazırlıkları

Bu 1 hafta içinde ne blog, ne maillerim, ne facebook, ne bilmem ne.. Hiçbirine bakamıyorum. Okuyamadığım yığınla blog yazısı, 300'e yakın mail ve...

LED TV almak zor iştir. Hele bir de beyaz renk olursa çok daha zor. Bulunmamasına mı yanarsın pahallı olmamasına mı? Beyaz olması şart mı? Şöyle birşey. Estetik güzel birşeydir. Beyazlarla donatılmış salonda zıtlıklar  bir estetik yaratır ama eğer bu kutu gibi görünen tek bir nesne olursa emanetmiş gibi görünür, hoş durmaz. Malum ortama ayak uydurmak için televizyon da beyaz olmak zorunda...

Müzik işi önemlidir. düğünde çalınacak müzikleri ne yaptığı belli olmayan müzik kültürünün ne derece olduğunu bilmediğim birilerinin düğünümün müziklerini emanet etmem mümkün değil. Bu durumda bu olaya da el atmak gerekti. Müzik planlaması, sıralaması, seçilmesi vs... İnce işler yani!

Yatak bir evde olmazsa olmazıdır. Konforlu olması lazım. Ortopedik, vıdıvıdı biton detaylarıyla yüklü henüz araştırmadığım yatak çeşidi seçilmesi ve alınması için beni bekliyor.

Davetiye unutulmamalı. Atılmaya kıyılamamalı. Saklanmalı, akılda kalmalı. Baktıkça güldürmeli. Buraya kadar güzel, ama işte araadığını bulamazsan o zaman tasarım sana ait olmalı. İşte bu da para demek...

Bütün bu koşturmalar içinde bir de öğrencilerin karne notlarını girme gibi hayati işlemler var ki o olaya daha hiç başlamadım. Yani sesvgili dostlar sakın ola ki "Bu adam blogtan elini ayağını çekmiş, artık takip edilecek birşeyi kalmamış." demeyin. Bomba gibi geri dönüş yapacağım. Bekleyin beni..

22 May 2011

İçerik yok, ya da yeterli değil

Bloxoo dan gelen mail:
"Merhaba, 
1iyokmu.blogspot.com adresli blogunuz Bloxoo Editörleri tarafından incelenmiş ve aşağıda belirtilen nedenlerden dolayı BloXoo'dan silinmiştir. 
Sebep: İçerik yok ya da yeterli değil, ,

İlginize teşekkür ederiz, 
BloXoo.com"

17 May 2011

Hedef tahtasındaki küçük kırmızı nokta

Hızlı bir dönemdeyim. Bir geçiş noktası, bir koşturmaca... Yapılan ve yapılacak büyük harcamaların ucuucuna olan ödemeler arasıra beni (bizi) yusuf yusuf etse de yeni bir yuva kurma koşturmacası için olduğumuzu düşününce insan kendisinde daha farklı bir enerji buluyor, çaba ve gayret gösteriyor.

İşte daha evlenmeden anlayabiliyor aslında insan. Daha evliliğin hazırlıklarında beraber sırtsırta yapılan yapılan bu yaşam savaşında insanlar birbirilerine daha çok bağlanıyormış. Bunu yaşıyorum sanırım. Vay efendim mobilyalar gelmemiş veya eksik gelmiş, vay efendim ev sahibi yapacağı tamiratı geciktirmiş veya hiç yapmamış, vay efendim para yetmiyormuş, kredi çekmek lazımmış... Bunlar tek bir insanın başına geldiğinde hüsranla sonnuçlanabilecek uzaktan bakıldığında "yazık lan, ne bahtsız bu adam.." -ki böyle dendiğinde kişi daha da depresif moda girer genelde- denecek bir durum olmasına rağmen, yanımda hayatımın diğer yarısı bulununca iş farklı bir renge bulanıyor. Evet, sorunlar bitmiyor, öyle de var, böyle de var.. Ama amaç belli! Yeni bir yuva kurma, birlikte yaşama hayali var sonunda...

15 May 2011

Klişe bir İstanbul turu daha...

Biliyorum çok aksattım blogumu. Ama inanın bahanem var. Bu hafta yapacağımız ortak sınavı hazırlama stresti bir yandan... Haftasonu Malazgirt'ten gelecek arkadaşımı ve onun kız arkadaşını evimde misafir etme ve İstanbul'u gezdirme telaşı bir yandan... Aldı başını gitti... Aklımdakileri, düşüncelerimi beynimdekileri toparlayamadan kafa darmaduman oldu falan filan işte...

Göreve yeni başladığım okulda 2. dönemin sonu malum son sınavlar vs... Merak ediyorsanız hemen merakınızı gidereyim, öğrenciyken sevilmeyen sınavlarda değişen birşey yok, öğretmenken de sevilmiyor. En zor kısmı sınav kağının hazırlanmasında. Hangi konulardan soru sorulacağı, hangi tip soru sorulacağı. 'Acaba bunu yapabilirler mi? Bu zor mu oldu? Bu baside kaçtı...' gibi sorunsallar en sıkıcı durumlarıdır. Bir de tabi kağıdın düzeni vardır. Yok satır başı olunca resim diğer sayfaya kayıyor, resmi küçültsen netliği bozuluyor. Bir resmi ayarlıyorsun, fotokopide belirmiyor vs... Hele bir de branşın matematikse yandın...


10 May 2011

Elek

Sizi bilmem ama ben birini zor kabullenirim, ama kabullenince de zor silerim. Kabulleniş, bünyemde olumlu etkiler yaratırken her silme işleminde de zarar görmesi kaçınılmaz olur. O yüzden eleğim oldukça sıkıdır.

20 milyon kişinin yaşadığı bu İstanbul'da görüştüğüm tek kişi vardı. Kendisi elekten geçememişti henüz. O güveni alamamıştı. İyi ki alamamış. Çünkü almış olsaydı listeden silinecekti. Bu da bende hayalkırıklığı meydana getirecekti. Bundan sonra benim için aday bile değildir. Kendisine sevgilisiyle mutluluklar dilerim...

9 May 2011

2 önemli değişiklik

2011 - 1983 = 28
28 de bitmiş. İnsanoğlunun yaş grafiğine baktığımda bana en ilginç gelen yaş aralığı 25-30 olmuştur hep. İlginç, çünkü insanların hayatındaki değişikliklerin çoğunu bu yaş aralığında olduğunu görüyorum. (en azından bizim ülkede bu böyle... ya da benim bakış açım böyle..)

Kendi hayatıma baktığımda da öyle... Son 1 yılıma bakıyorum...
İlk önemli değişikliğimi hayatımı sonuna kadar birlikte geçirebileceğim kişiyi seçmemle yaptım. 2. büyük değişiklik ise bu hayatımın sonunu nerede geçireceğim oldu. Evet, hayatımın geri kalanını birlikte geçirme amacıyla için birisiyle tanıştım. Nişanlandım ve yazın da evleniyorum. Bu doğru kişi midir? Bunu değerlendirmek çok uzun sürer ama bir parçasını geçtiğimiz haftasonu yaşadık. Birazdan bu konuya geri dönücem.. ;)

2 May 2011

Müzikten kitaba, meditasyonda kararsızlığa...

ExeRadyo programı ile radyo dinlemeyeli oldukça uzun zaman olmuş. Açayım dedim. Baktım radyo listesine, Radyo Hacettepe iyidir... Rock Forever ;)
Uzun zamandır tanıdık olmayan sesleri dinlemiyormuşum. Hep önceden dinlediğim grruplar veya sanatçıları atardım playliste öyle dinlerdim. Bu farklı sesler önce bünyeme garip geldi, ama iyi oldu. İlk etapta sağlam, sert ve vokalleri keskin olan grupların şarkıları denk geldi. Bu beni gündüz uykumun vermiş olduğu mahmurluktan kurtardı.