14 Nis 2012

HIZLI ESEN AŞK HİKAYELERİ

Yok arkadaş öğretmenliğin boku çıkmış adeta. Bizim zamanımızda bırakın sevgililerimizle olan dertleri paylaşmayı, sevgilinin varlığından haberdar olan öğretmenin gözlerine bakılamazdı. Kaldı ki öyle bir durum ben görmedim yani. Benim jenerasyon ona yetişemedi. Hikayeyi okuyun. 
(Olayda, uydurulan tek şey karakterlerin adıdır.)


Ana karakterimiz Sıla. Sıla, hayatının aşkını arayan bir kızımız ve 6. sınıfa gidiyor. Lakin bulamıyor. Okan 7. sınıftadır. Okan'ın doğru kişi olduğunu düşünerekten mutlu bir ilişkiye başlarlar. 

Sıla'yı çekip  uyarıda bulundum. İçimden bir ses bu kızın canının yanacağını söylüyordu. Nitekim 1 hafta sonra kız bitik... Sıla, kenarda köşede bekliyor. Bana bakıyor, birşey söyleyecek söyleyemiyor. Farkettim. Gittim yanına çektim kenara. İçinde patlamayı bekleyen bir yanardağ patladı gitti. Söylediklerini aynen yazıyorum...

'Hocam biz ayrıldık. Ben ona çok alışmıştım. Tam 2,5 ay boyunca ilişkimiz vardı. Çok bağlanmıştım ben. Neden ben hocam? Neden ben? Hep ben mi üzülen taraf olmalıyım? Hep neden ben kaybediyorum?'

Azım açık kaldım. Ohaaaa laflara bak... Tamam, bir ilişki için oldukça çömez bir oyuncunun söylemleri bunlar ama yani bir üniversite öğrencisinden hadi bilemedin en küçük liseliden beklenen tavırlar. Aşırı bağlılık durumları. Gözlerindeki parıltılar, dolan gözler... Yuhhh be kardeşimm yuh... Yani 1 ay daha bekleseler bildiğin nişan yapcaklarmış da ramak kalmış gibi geldi bir an... Neyse devam etti konuşmasına...

'Hocam hani başkası olsa hiç önemli değil. En yakın arkadaşımla, kankamla çıkıyor olması çok zoruma gidiyor. Eylül'e birşey demiyorum. Onunla bir problemimiz yok. Fakat Okan en yakın kankamla, Eylül'le konuşmamamı istiyor...'

sus... düşün... Olayları algılaaaa... DİNG!!! Aaaabiii olaylara bak sen yaa....!?!?!
Uleeeen bu Okan da neymiş, kimmiş. vaaayttt, taş fırına bak seeen... Ulen bebe tamam yakışıklı da yani bu kadarı da yapılmaz yani. Hani 'arkadaşımın aşkı' muhabbetine sevgilinin kankasına yazdın da ikisinin arasını bozmaya çalışman nedir? Hele ki Eylül'e ne demeli? Peki Sıla'daki genişliğe bakar mısınız?

Derin bir nefes aldım. Hızlı bir şekilde olayları analiz et. 'Sen çok iyi birisin, safsın, herkesi kendin gibi görüyorsun. Herkesin tatlı sözlerine hemen kanma. Sadece sana olan davranışlarına değil, başkalarına olan davranışlarına bak. Ancak o zaman gerçek yüzünü görebilirsin..' vs vs vs... 3 cümlelik kıza ince bir aşk dersinden sonra Okan'la konuşup konuşayım mı? diye sordum. Hatta konuşmam gerektiğiniz düşündüm. Yani istemese bile konuşacaktım. Konuşacağım için çok mutlu oldu. Korkutmamı istiyordu. O sırada 'Hocam konuşurken beni de çağırın. Ona söyleyeceğim birkaç çift lafım var. Hele beni o yolda yalnız başıma bırakışının hesabını soraca........' gidiyor gidiyor gidiyorr.... 'TAMAAAAAAM...!!!!' dedim en sonunda... Abi cümlelere bak yaa... Ne söylemek istediğini, nasıl yolda bıraktıi neden bıraktı, nasıl bıraktı falan filan çok merak ettim ama yok... Artık yeterdi bu kadar. Yani elinee çerez alıp izlenilen Brezilya dizileri ile yarışılabilecek bir olay bu. Ama yok. Olamazdı. Neler söyleyeceğin, olayın devamını getiremeyeceğim, çünkü olayın özü anlaşılmıştır ve gereği yapılmalıdır.

Gereği yapıldı. Önümüzdeki günlere bakıcaz artık...
Haaa buarada küçük bir hatırlatma: "Ben bu öğrencilerin matematik öğretmeniyim..."

10 yorum:

  1. Ben bu Eylül'de kendimi gördüm yalnız. Ben de en yakın arkadaşımı sevgilisinden ayırıp, kendim çıkmıştım ortaokulda. Şimdi ordan bakınca pislik izlenimi veriyor ama öyle değil, çocuk aklınla algılayamıyorsun olayları...

    Okan da dayağı haketmiş ayrıca. Ama dayağa karşıyız ^_^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pislik bir izlenim yok, hepsini ayrı seviyorum. Ama 'Nedir abi bu kadar genişlik?' Hadi tamam ayırıp çıkma olayını anladım da.. Bu olaylar öğretmene anlatılıp da şifa öğretmenden mi alınır? :))

      Sil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kucuk bir yazim hatasindan dolayi yorum duzeltilerek tekrar gonderildi. Bu bahaneyle ana yazida eklemeyi unuttugum durumuda yazmak isterim. Bir matematik ogretmeni icin gercekten cozulmeyi bekleyen pek cok denklem var gibi gorunuyor :)

      Sil
  3. Okullardaki ogretmen siddeti ve baskinin azaltilmasi yonunde ki calismalar gorunen o ki sonuc vermis hatta o derece ki kabak tadi vermis anlasildigi uzere bir seyin , seyini cikartmakta ustumuze yoktur malesef dengelerimiz yok ya dar pencereden bakariz ya da ucyuzalmis derece gormeye calisiriz. Genclikte bu tip seylerin genelde bireysellesme karar verme sahip olma ve kisinin algilari uzerine yetersiz gelisimin bir getirisi olarak bir digerine danisma egilimi cok fazla mevcuttur. Burada da benim merak ettigim diger bir kisinin konu hakkinda kendisine fikir verebilecek olduguna nasil kanaat getirildigidir. Yaziyi cok fazla uzatmaya gerek gormuyorum. Allah sabir versin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sistem öğrenci merkezli adı altında olunca öğrenci için hiçbir şeyin sınırı olmuyor..

      Sil
  4. Yanıtlar
    1. vladimire katiliyorum .. benim cekirgeler bunlarin yaninda toy kaliyor .. dusun artik kazillarin yasi 20 +

      vay be ..

      Sil
  5. Mim gönderdim ama kapılmış galiba anlaşılan :):)

    YanıtlaSil

Aklına ilk ne geliyorsa gözlerini kapat ve yaz...