21 Haz 2008

Ümitsiz

İstek... İstemekle bitmiyor ki... Çalışmak lazım. Hiç kimse anasının karnından gitarla doğmamış. Yetenek diyor ama bunu kırmam lazım. Yeteneği saf dışı etmeliyim. Parmaklarım uyuşmaya başlıyor sanki :( Sanki felç oldum... :-/

Gitarımı elime aldığımda kafamdakileri notaya dökemediğim için kulaklarımda çınlayan o "teslim ol, teslim ol..." sesi... Sonra ardından apansızın gelen bir melodiyle ortalığa çıkan hoş bir bestenin tarihe karışması... Bunu bir anlığına yaşıyorum. Sadece bir an...

Yoksa gerçekten pes etmeli miyim? Günümün büyük çoğunlığunu onunla birlikte geçirmesem bile yine de onsuz boşluğa düşeceğimden eminim.

Bazılarına göre sadece bir hobi, bazılarına göre bir iş... Benim için ikisi de değil. Benim için bu bir tutku...

Seviyorum bunu... En iyisi bu işe devam ;)

19 Haz 2008

Askerlik...

Türk erkeğinin 1 numaralı görevi olarak büyük bir onurla askere gideceğim. O yüzden Çubucak orman kampına 1 yıl ara veriyorum. Buarada blogumdaki bu başlığa son veriyorum. Nedeninin askerliğimle alası kesinlikle yok. Arz talep meselesi diyelim.. :))

Bilginize...

Gurbet

Yabancı bir yere gidildiğinde insan hemen tanıdık birilerine rastlamak ister. Adı gibi bilir ki gittiği yerde 1 kişiyi bile tanımayacağını. O zaman bünye otomatikman hemşehrini arar...

Gurbete gitmeden pekçok kişi taraafından telefon numaraları alınır. "Bak bu kişiyi ara, selamımı söyle, sana falanca faşanca konularında yardım eder..." (Eğer cümle "... Sana her konuda yardım eder." diye biterse o kişi ile samimi ol demek istenir...)

Sizi bilmem ama kendim için söyleyim. (Belki bu yazıyı okuyan bazı arkadaşlar bana kızabilir, ama söylüyorum... ) Benim buna benzer durumlarda o verilen numaralar, adresler hiç aklıma gelmez. Başım belaya girdiğinde o vakte kadar kimle samimiysem direkt onu ararım. Gider gitmez de o kişiye uğrayı elinle bavulla "Meraba ben geldim, Ben falancanın bilmem nesiyim...." diye kendini tanıtmanın amacı sanki bana biraz "Bana yardım et, yalnızım, bir sığınma" duygusunu yansıtma çabalarıymış gibi geliyor fakat ben bu duygudan nefret eden bir tip olduğumdan dolayı o numaralar hep unutulur veya bilerek yokedilir... (Ya ben bu konuya girmicektim aslında, fazla detaya mı daldık ne? :) Ali dedem aklıma geldi; Buket'e gönderme... ;))

Hemşehrini buldun varsayalım. İlk muhabbet ne olur? Ortak olan büydüğünüz şehir hakkında birton olay anlatmaya başlarsınız... Konu çok pis dağıldı, toplayacak gibi değilim, devamı aklıma gelirse yazarım... :))

Bugünkü yazım biraz havada kaldı biliyorum, ama amacım farklıydı aslında ulaşamadım :( Ama yine de okuyan arkadaşalara teşekkürler ;)

Görüşmek dileğiyle...

13 Haz 2008

Fayans döşeme

Üniversitedeydim... Bütün arkadaşlardan farklı bir noktam vardı. Çevremdeki çoğu hemcinslarim inanılmaz derecede cafelerde (kahvelerde) OKEY oynama heveslisiydi. Yani bilmiyorum, bende mi bir sorun var, yoksa onlar mı çok abartıyorlardı anlamadım gitti... Öğretmenlerin hep işiymiş bu... Bizimkiler hazırlıklı gitmek için öğrencilikten kendilerini geliştiriyorlarmış... Üniversitedeki fizik öğretmenimiz bu oyuna fayans dizme olarak adlandırıyordu. Hoşuma gitmişti bu tanım :)

Öğretmen oldum... Bakıyorum çevreme, yine aynı... Hatta daha fazla :( ya neden ben sevemiyorum bu oynu? YAni sıkılıyorum, ne o öyle taşları dizi tekrar dağıt falan :P

Karneleri dağıttık bugün, hüzünlü birgündü. :( Bir daha 8. sınıfları almayı düşünmüyorum. Ayrılık anları insanı çok kötü ediyor :( Bugün bu konu hakkında yazacaktım ama vazgeçtim. sayın Niyazi askerden yeni dönmesiyle birlikte yine kendini fayans dizmeye adadı. Onu da kaybettik, yine yalnız kaldık. :(( Ne yapalım, ben de gitarımı alıp biraz cool takılırım.

Hadi bakalım sağlıcakla kalın...

9 Haz 2008

Nefes alamıyoruz...

nefes alamıyoruz..

bekle gelecek derken hayat
bir bakışta yokolmuş düşler
ne kaldı geriye sayamadıklarımız
ardından boş bir bahara açan çiçekler
heryerde sessizliğin keskin nefesi
nem gibi yapışmış saçlarımıza
yürüdükçe üzerimize sıçrıyor karanlık
daha feci bir çığ yükleniyor omuzlarımız
tesadüfi bakışlara yer yok anılarımızda
tetikleyen birşeyler var hüzünleri
elimizi gezdiriyoruz yüzeyin sıcaklığında
yanan tenimiz değil halbuki
nefes almak güçleşiyor
nefes alamıyoruz..

hy. 09.06.2008
21.00

http://h-hyildirim.spaces.live.com/blog/cns!1A508CE2562052CC!775.entry

8 Haz 2008

Hayal kırıklığı

Okul gereksiz görünür,
Ders de neymiş?
O şey nasıl çalışılır ki?
Boşver gitsin...

Ders yok,
Hoca bizi sevmiyor,
Okul yok,
Beklenti yok,


OKS... Neden? Fazla bir beklentimin olmadığı bir yıl geçiriyorum. Ama lanet olası sanki benimle dalga geçermiş gibi tarihin en basit OKS matematik sorularını da bu sene sorarlarsa ve bizimkilerden istediğim performansı yakalayamazsam o zaman ben...

OFFFF, beceremiyor muyum ben yaaaaaa???
Seviyorum onları, hatta onlar için belki çok şey feda ederim. Belki onların beni sevdiği kadar benim onları sevdiğimi düşünmüyorlar ama olsun varsın bu konuda yanılsınlar. Beklentim farklı...
Bugün çok sıkıntılıydım. Herşey bana inat ters mi gider? Dalga geçiliyorum ben ne? Yok yok, başaracağım ama ne zaman? Burda imkansız olmamalı...

6 Haz 2008

Bana gel...


Odamda bir tablo var. Sanki benim için özel hazırlanmış. Bir yerlerde ışık var sanki ama belirgin değil. O ışığı şimdi bulmam mümkün değil ama uğraşırsam belli ki birgün ona ulaşacağım. Yolumun kısa olmadığı kesin. Zorlu, çetrefilli yollardan geçeceğim. Bazı yollar belli... Oradan gitmek akılsızlık olurdu heralde. Acaba çevremde o yolları seçenler var mı? Bilmiyorum ama onları seçmeyeceğim belli.


İnsan hayatı hep öyle değil mi? Hep zorluklarla dolu. git git bitmiyor bir türlü yol. Belki, belki o yolun sonu...? Evet herşeyin bittiği an. Küçük kıyamet mi diyorlar ona? Amaaan, herneyse işte. Adı önemli değil. Doğum gibi her canlının tattığı o tadı da elbet birgün ben de tadacağım. Şuan tatmadığım kesin. Belki bunları düşünmeden bu anın tadını yaşamk en doğru olan ama ... peki hangi yol doğru?
1iyokmu

5 Haz 2008

Zorunlusu falan kalmamış bunun...

1 değil, 2 değil, 3 değil, ... birinin 4, diğerinin 6 yıl olmuş.
Çekilir mi be... Nasıl bir iradedir? Nasıl bir sabırdır bu?

Sizleri ayakta alkışlıyorum beyler...
Ural ve Erdoğan'a...