31 May 2009

Anlamsız tepkiler 2

Allahım nedir benim bu tepkilerden çektiğim. Anlamsız olduğuna inandığım ama yapmamız gereken şeyleri hayatımdan kaldırdığım anda herkersten tepki almaya başladım. İnsanlar bunun için mi var?


Bir mesaja, bir çağrıya cevap gelmeyeceğini bildiğin birini insan neden arasın ki? Hıııı, biliyorum. Adettendir...


Tamam, peki. Bunu yaptım, yani yapmadım. Hadi yapmam gerektiğine de inandım. E o zaman bunu dile getirince neden dalga geçtiğimi söylüyorsun?

Yapmam gerektiğini söylediğin şeyi, yapmam gerektiğini dile getirince dalga mı geçmiş oluyorum yani?


Siz insanları tanımlayamıyorum, çok karmaşıksınız.

Tamam, en iyisi ben kendi dünyamda saçmalamaya devam edeyim, siz şahit olmayın, bitiriyorum burda...

30 May 2009

İldışı tayin çelişkisi

Dün ildışında tayin isteyen öğretmenlerin sonuçları belli oldu. Bundan bilmem kaç konu önce açtığım konulardan bir tanesinde tayin için açılan yerler hakkındaki üzüntümü dile getirmiştim. Gerçekten çok az yer açılmış. Burada 5. ve 7. yılını dolduran ev arkadaşlarım +1 yıl daha burda kaldılar. 7 yıllık Erdoğan hocanın yanına şu sıralar yaklaşılmıyor. Kendisi çok sinirli. Allah sabır versin diyorum kendisine. Çok zor bir durum gerçekten. :(

Yalnız atamalarda karşılaşılan çok çok enteresan bir durumlar var...

1- Samsun'nun Vezirköprü İlçesindeki Çekalan köyüne yapılan atamada 899 iş günü ile 255 puandan birisinin tayini olmuş. Neden çelişki?
Türkiye'de max yılda 30 puan alabilirsiniz. 899... yaklaşık 2-3 yıla tesabül ediyor. Hadi 3 diyelim. 3.30 dan max 90 puanı olması lazım... Peki nasıl oluyorda 255 puan görünüyor? Enteresan bir durum gerçekten. Araştırmak lazım...!


Bu durum anlaşılıp memurlar.net 'teki muhabbeti dönmeye başlayınca ertesi gün (yani bugün) tekrar bakıroum. Oradaki 899 iş günü bir bakıyorsun ki 3231'e çıkmış! Sahiden çok entersan...

2- Doğu hizmetini yapmak için rotasyona uğrayan birisi sabah baktığında Hakkari/Yüksekova görünürken. Saat 18:00'de baktığında Tokat'ın bilmem neresinde görünüyor.

Nasıl oluyor bunlar? Biri bana anlatsın lütfen. İçeride sinirden köpüren arkadaşıma yazık değil mi?

25 May 2009

Bir oraya Bir buraya...

Bugün harbi yoğun bir gün geçirdim yaw...
Okuldan her zamanki vaktimde çıktım.. 12:30...
Direkt eve geldim.

Türkçe öğretmeni arkadaşım Mahir Hocamın sınav kağıtlarını yazmaya söz vermiştim. 2 sınıfın sınav kağıtlarını yazdım. Mahir'le buuuşup kırtasiyeye uçtum. O kendi sınav kağıtların fotokopilerini çekti ben de yapmam gereken (aramızda kalsın ama yapmayacağım...) veli ziyaretlerin tutanaklarının fotokopilerini çektirdim...

Ordan PTT nin kargosuna gittim. Annemin yolladığı yazlık eşyalarımı aldım. :)) Canım annem benim. Seni çok seeviyorum. :))

Karnım acıkmıştı. Gün boyunca 2-3 pooça dışında hiçbirşey yememiştim. Birşeyler yedim. Ordan Aras Kargo'ya gidip şu merakla beklediğim fotoğraf makinamı aldım.

Ordan eve gelip şu veli ziyaretleri tutanaklarını doldurdum. O sırada bildiğiniz dolu yapdı. Ama öyle böyle değil... Biranda etrafı sular seller götürdü. Sokaktaki logarlar anında doldu... Bir de yazlıkları almıştım, olaya bak yaa... t-shirt giymek için can atıyordum... :(( Ama tabi 1 saat sonra tekrar güneş açtı orası ayrı. :))

Neyse... Tutanak işi de bitince oradan elektrikçiye uğradım. 5 gündür karanlıklar içindeki odama artık medeniyeti getirmeye niyetlenmiştim. Gittim elektrikçi çağırdım. Adam önce attı tuttu... "ben bu işi küçüklükten beri yapırum, sonra yüksek okulunu okudum" vs vs... "Eeeee?" 1 saatten beri sorunu anlamadın? Adam önce düğmeleri değiştiriyor. "Olmadı alpülün gazı bitmiş." diyor, olmuyor. Başka "ampülle değiştirelim, bunun da gazı bitmiş" diyor. değiştiriyoruz (Tabi değiştireceğimiz ampülün de gazının tam olup olmadığını anlamak için farklı bir odada deniyoruz, oluyor...) Ama benim odaya takıyor, olmuyor. :)) Eeeee? Nooldu yüksekokul? :)) Neyse zar zor sorunun duydan kaynaklandığını buldu. Ben de bütün bu uğraşlardan sonra, "Ben de duydan kaynaklandığını düşündüğüm için zaten duy alıp geldim."diyince adam biran bana dalacakmış gibi oldu sanki... zuhahahaaa :))

Böyle garip geçen bir günü ekleyim dedim buraya, belki ilginizi çekmemiştir ama ne biliim işte yazdım bişiler, bakalım kaç kişi yorum yapcak. :))

24 May 2009

Anlamsız tepkiler

İnsan herzamanki gibi davranır ve bir gün anormal bir tepkiyle karşılaşır ve anlam veremez duruma düşersin. Nefret ederim bu durumdan. Ya kardeşim ben her zaman böyle davranıyorum. Neden şimdi böyle triplere giriyorsun anlamam ki... Normalde hiç kafaya takmam. "Yemişim tribini..." der geçerim... Ama insan değer verdiklerinde böyle garip tripleri alıyorsa yok abicim, sindiremiyor yaa... hala daha şokundayım...

Dün akşam benzer bir nedenden dolayı bir arkadaşın tribine maruz kaldım. Nedenine gelince çok güleceksiniz bana. "Dün akşam bütün gece sabaha kadar MSN de olmana rağmen neden bana selam vermedin?" İnanamadım yaa, yani bir insan bu kadar alıngan olabilir ancak...!

İnanın bana normalde "hadi len ordan!" der geçerim ama nedense dün akşam pek bi mal oldum... Sanırım değer verdiğin insanlardan görünce bu tepkiyi, koyuyor. Gerçi kendisi artık bana inanmıyor. Bu değerinin farkında değil belki. Belki de ben hata yapıyorum...

22 May 2009

Randevu

Askerlikten hiçbir anımı anlatmayacağımı söylemiştim ama sizlere güzel bir anımı paylaşmak istiyorum. Askerliğin bana kattığı tek şey Suat adında bir arkadaş oldu.

Görevimiz aynıydı. Sabahları ben, geceleri o olmak üzere (veya tam tersi...) nöbetçi çavuş kolluğunu (sağ taraftaki resimde benim kolumdaki kırmızı şeyi...) tutuyorduk. Yani nöbetçi değişimi, ayak işleri vs vs biton ıvır zıvır işlere koşturuyorduk. 15 günde bir de ben gece, o gündüz oluyordu ve diye diye bitirdik birlikte askerliği...

Zor bir görevdi gerçekten ama ortağınla anlaşabildğin müddetçe birçok iş kolaylaşıyordu. Ben de bu konuda çok şanslıydım. Suat'ım bana sağolsun çok yardımı oldu... :)

Bu görevde ençok beklediğim an nöbetçi çavuş kolluğunu devralma vakitleriydi. Akşam ve sabahları birbirimizden görevi devralıyorduk. Devralırken gündüz pek değil de akşamları sakin oluyordu. O sakinliği fırsat bilip uzun uzun muhabbet etme fırsatı buluyorduk. Özledim o güzel muhabbetleri. Akşamları dışarda tur atarken, gündüzleri (sabah 07:00) iştima öncesinde silahlıkta (askerler silahlarını almaya yakın...) hayat, bilim, kız arkadaşlar ve ilişkiler konusunda onunla birçok anımı paylaştım.

Akşamları konuşmak daha rahattı, sakin oluyordu etraf. Fakat sabah biraz zor oluyordu... Millet silahlığa gelir, silahını alır, o sırada yeni uykusundan kalkmış olan rütbeli asker evinden yeni gelmiş, belli ki akşam karısıyla sıkıntılı vakitler geçirmiş, sana çatası olur. vs vs vs.... zordu yaa...

Yine de her ne kadar milletin kaprisi üstünde de olsa silahlıkta G3 lerin yanına ve bir de sandalyemiz dışında oturulabilecek bir mekan olmayan o küçücük silahlıkta yaptığımız muhabbetlerin değeri ölçülemez.

Kendimi çok kastım ve sanırım askerlikte tek özlediğim an o anlardı... Onun için de Suat'a çok şey borçluyum. Teşekkürler arkadaşım...

Buarada yukarıdaki resimde sol taraftaki arkadaş Suat'ın ta kendisidir. (Sağdaki de ben :)
Kendisi Erzincan Üniversitesi'nde Coğrafya Anabilim Dalında Araştırma Görevlisidir. Son günlerde aldığı sıfır Opel Astra ile kendisine Astra Suat da diyebilirsiniz. (Derin anlamları vardır. :))

20 May 2009

hepsinerede.com

Dijital Fotoğraf Makinasından Cuma gecesi sipariş verdim. Ödemeyi havale ile gerçekleştircektim fakat sitedeki banka seçeneklerinden garanti bankasına havale edeceğimi seçtiğim halde İş bankasına havaleyi gerçekleştirdir. Durumu açık ve net bir şekilde mesajla belirttim. Adamlar hep aynı cevabı yolluyorlar. "sipariş numarasını havale yaparken açıklama bölümüne yazınız..." Milyon kere yazdığımı belirttim. Neyse EFT nin gerçekleşmesi için Pazartesi'yi bekledim. Pazartesi akşamı EFT gerçekleşti. Salı oldu ve hala daha hepsiburada.com da siparişimini ücretini yatırdığıma dair bir ifade bulunmuyordu. Sinirlendim, siparişimi iptal ettim ve "ya makinamı ya da paramı yollayın..." gibilerinden sitem dolu mesajımı çektim...

Bugün Çarşamba ve makinam yolda... :))

19 May 2009

Rahatlık böyle bişi olsa gerek

Dünden beri kendime baktım baktım baktım.... ve birşey göremedim. Ama bakıyorum harbiden yaa. Yani rahatım keyfim yerinde. Bugün de aynısı olacak. Ama belli başlı planlarım var. Aslında bu havalardan faydalanmak lazım. Yürüyüş olayına mım girsem diyorum? Kendi başıma da olsam bi başlarım burdan, alırım mp3 player ımı (ipodum yok hala, düşünün artık...) belki telefonumu evde bırakırım. Saatlerce vururum kendimi yollara. Beni kesebilecek yol burada düşünüyorum ya Bulanık ilçesine doğru giderim, ya da okula doğru... Gülkoru beldesine doğru... Oralara gidecek olursam muhtemelen cep telefonumu alırım artık. Neyse yaa, yürüyüş işini bir daha düşüneyim ben...

Okul sanki bitmiş gibi. Ne müdür, ne öğrenciler, ne öğretmenler istekli... Herkes zorla gidiyor derse. Bi garip olmuş millet yaa. Nedir yani, havalar ısındı diye gevşemek mi lazım. Kışın soğuk, soba bilmem ne, yazın sıcak gevşiyoruz. Kardeşim siz hiçbir zaman hiçbir yere gelemezsiniz böyle.

Hayatım artık eskisine göre biraz daha düzenli mi ne? Kurs bitti, günün çoğu bana kaldı. Artık başımı dinleyebiliyorum. Rahatım harbiden yaa... Bunu yukarda söylemiştim dimi? tamam...

bitti, görüşmek üzere....

15 May 2009

+2 yıl...

Tamamen şans diyorum başka birşey değil...
Şimdi şöyle anlatayım... İlk atandığım tarihten 1 Ağustos 2009 tarihine kadar 2 yıl 5 ay 18 gün geçmiş bulunmakta. Fakat bu tarihler arasında askerliğimi de yaptığım için 6 ayımı çıkarıyoruz. Kalıyor geriye 1 yıl 11 ay 12 gün...

Kural gereği tam 2 yıl olsaydı eğer,
1. İliçinde herhangi bir yeri tercih yapabiliyordum. Fakat 12 gün yüzünden kaçırıyorum.
2. İl dışında eş değer bölgeleri tercih yapabiliyordum (2. 3. bölgeler veya 1. bölgelerin d ve e sınıfları; türkçesi kötü yerleri isteyebilecektim...) Fakat 12 gün yüzünden kaçırıyorum.

Şimdi ne mi olacak?
Bu sene zaten hiçbir yeri tercih etme hakkım yok. Seneye de 12 gün yüzünden iyi yerleri isteyemicem. (doğu hizmetimin bitmesine 12 gün kaldığı için) O da ondan sonraki 1 yıla ttekabül ediyor... Yani 3 yıllık doğu hizmeti 4,5 yılda bitmiş oluyor... :(

-----0-----0-----0-----0-----0-----0-----0-----0-----0-----0

Bütün bunların yanında bu sene doğu hizmeti çıkmış bir ilköğretim matematik öğretmeninin tercih edebileceği yerlere ulaştım. İnanılmaz ötesi güzel yerler. Benim bu veya buna benzer gibi yerleri tercih etme şansım 2 yıl sonra olacak. Acaba bu veya buna benzer yerler yine 2 yıl sonra açılır mı? Açılsa bile benim hizmet puanım oralara gitmeye yeter mi? "Sanmam ama sonuçta en azından seçme şansım oluyor işte..."

Peki 2 yıl sonra tercihlerde kötü yerler verilirse ne mi yaparım?
2+1=3 tür...

Toplamda: 5,5 yıl... (gençlik gittiiiiii.......)

10 May 2009

Bugün annemin günü



Bugün büyük bir gün... Normalde bugün milyonların günü... Milyonlarca annenin günü...

Ama benim gözümde 1 kişinin günü. Kusura bakmayın burada biraz bencillik yapıcam ama... :)) Bugünü sadece benim olan anneciğime hediye ediyorum...

Dün 26 ımı bitirdim... 26 yıl önce bir anneler gününde anneme ilk hediyemi kendimi göstererek vermişim. Her saniye, her dakika, her saat, gün ay, yıl.... Her an artan sevgimle içimde büyütüyorum onu...

Seni seviyorum annelerin annesi... Daima kalbimdesin annecim. :)

9 May 2009

Bugün benim günüm

Yıl içinde bir önemi olmadığını düşünsem de bugün gelince içimde tatlı, küçük bir kıpırtı oluyor. Arayanlari halimi hatırımı soranlar. İçlerinde ne kadar telefononunun alarmı veya facebook taki katakulli olmasa akıllarının uçlarından bile geçmeyeceğini bilsem de yine de hatırlanmak, o 2 satırlık kutlama mesajını görmek beni mutlu etmeye yetiyor. Hele ki günün ilk saatlerindeki sürpriz doğum günü pastası bu kez beni gerçekten mutlu etti. Teşekkür ederim Eminece'cim...

Gelelim duygu moduna... Büyüdüm. Her zamankinden daha olgun olmam gerekiyor sanki. Öyle diyorlar hep. Öyle olmam lazımmış... 30'a 4 yıl kalmış. Sonra orta yaş dönemi diyorlar. Sanırım artık gençlik sıfatından çıktım. Büyüdüm...

Geçtiğimiz 1 yıla bakıyorum, elime ne geçmiş?
Her erkeğin başına bela olan sorunundan kurtuldum. Askerlik bitti. +1
Hala Malazgirt'teyim ve aynı okuldayım. 0
Çok güzel diyebileceğim bir eve çıktım. +1
Duygusal anlamda kendimi açabileceğim biri hala daha yok. 0

TOPLAM: +2

Fena değilmiş yaa... Zaten bu 1 yıl içnde canımı sıkan olaylara bakıyorum da yukarıdaki SIFIRlar oldu hep... Eksikliklerini kaç yıl daha yaşayacağım bilmiyorum...

"Neyse işte böyle bir doğum günü macerasını daha atlattık." diyemiyorum. Çünkü daha önümde 10-11 saatim daha var... :))

3 May 2009

Çip takmak istemiyorum...

Yapmam gereken çamaşır yıkamaktan tut, e-okulda çocukların gözlem formlarını doldurmaya kadar o çok iş var ki... Bir türlü birinin ucundan tutamıyorum. :( Belki bu yazıyı yazdıktan sonra gaza gelip artık başlarım...

Bu sıralarda hayatımın gerçekten sıradan. Yapacaklarım, yaşayacaklarım belli... Bir gün olsun beni şaşırtan bir olay yok. Ne bir hareketlilik, ne bir değişiklik...

Ne yapmak gerekiyor bu durumda? Tamam, bulunduğum yerde sosyal yaşam olarak yapabileceğim hiçbir şey yok. Ama birşeyler yapmak lazım artık... Evden dışarı çıkmak hiç içimden gelmiyor. Ne birileriyle buluşup gezip eğlenebileceğim bir yer var ne de kafa dinleyebileceğim bir yer (odamdan başka...) Ama kafayı dinle dinle, nereye kadar? Yorucu, sıkıcı ve strest dolu okuldan başka gitmem gereken bir yer olmasa heralde depresyona falan girerdim.

Belki de bu can sıkıntısının sonu aşağıdaki gibi olacaktır. :(