24 Şub 2008

Başlarken...

O zamanlar küçük bir çocuktum. Orta okul 1. sınıfta müzik öğretmenimizin sayesinde nefret ettiğim derslerin başında müzik gelmesi aslında pek şaşırtıcı bir durum değildi. Tabi bu nefretim karneme 1 gelmesine kadar geldi... ŞÖK kararı ile müzikten geçtim.

Bendeki bu kulak kabiliyetsizliğimin nedenini bilmiyordum ama geliştirmek amacı ile orta okul 2 de bir karar verdim. Gitar diye birşey varmış. O zamanlarda 1 numaralı arkadaşım diyebileceğim ve hala daha görüştüğüm Mehmet adında bir arkadaşımın sayesinde bu yola başkoydum (başkoymak ne la? :P ).

Balıkesir Atatürkçü Düşünce Derneğinin açmış olduğu gitar kursuna yazıldım. Kursta 7 kişiydik. O yaştaki 7 çocuğa eline gitar verildiğinde etrafa verilen gürültüyü şimdi tahmin tahmin bile edemiyorum. O yüzden ilk gitar hocam tam bir sabır taşıydı diyebilirim. Ayrıca adını anmadan da geçemeceğim. Gürdal hoca üniversite öğrencisiydi o zamanlar ve klasik ve bas gitar çalıyordu.


Kurstaki yerim şöyle idi. Sadece kurstan kursa açtığım gitarıma parmaklarım nasır tutmaya yetiyordu. Haftada 1 çaldığım gitar ile tabi kursu en geriden takip eden öğrencisiydim. Yani orda da başarısızdım diyebilirim.

Bu başarısızlık ta sene sonu Atatürkçi Düşünce Derneği'nin düzenlemiş olduğu gitar dinletisine çıkıp bir topluluk önünde gitar çalıncaya kadar devam etti.


O zamanlarda iyi çalamıyordum gitarı. Ama deli cesareti vardı. :)) bir dübüyüğüm olsun hemen elinden gitarı alıp çalardım, bildiklerimi göstermeye çalışırdım. Üstteki fotoğrafa şimdi bakıyorum da şapkayı ters çevirip gitarı sol bacağıma dayamam şaşırtıyor beni. :))

Bu dinleti beni kendime getirmişti. Buna devam etmeliydim. Birçok arkadaşımın gitarı bırakmasına inat ben devam etmiştim. (Hala daha devam...)
Ondan sonraki yıllar hızla repertuar oluşturma yollarına gittim. Popüler olan birçok parçayı dosyama ekliyordum hızla. Ve sonraları sıkılganlık başladı. Birşeylerin farklı olması gerekiyordu artık. Herzaman atılan ritimler, aynı kalıplar beni geliştirmiyordu. Lise yıllarımda hemen hemen hiçbir sosyal aktivitem olmadı. Evde kendi başına gitar çalan ve değişik yollar arayan biriydim.
Lise yılların başlarında Joe Satriani ile tanıştıktan sonra solo çalmaya karar vermiştim. Değişik teknikler öğrendim. gitar çalışmak istiyordum ama önüme ÖSS çıkmıştı. Üniversiteye geldim. 4 yıl boyunca yine hiçbir aktivitem olmadı diyebilirim. Gitarı sadece kendime çalıyordum ve inanılmaz strest atıyordum. Çalışırken ayrı bir dünyadaydım...
Üniversite yıllarımın başında Akın Ergin'le tanıştım. Onun sayesinde gitarda çok büyük yol katettim. Onun verdiği temel felsefe her zaman işime yaradı. En çok gitar çalarkenki disiplini beni etkiledi.
Şimdi ise aynı disiplin ile gitarıma hızla çalışıyorum. Bu konuda mutluyum. Kendimin her geçen gün daha geliştiğini hissediyorum...
Peki snuç? Yani enson ne olacak?
Emrah her zaman "Beste yap" der. Onca yıldır " tane bile beste yapmadım. hitiyaç da duymadım. Henüz kendimi yetrli görmüyorum. Olmuyor işte...

1 yorum:

  1. Çok güzel bir yazı. Ben de orta 1 de gitara başladım ama çok sıkıcı bi alet olduğuna karar verdim. Çubucakta sahilde çalıp kızları çevreme toplamaktan başka bi işe yaramayacağını düşünüyordum :)) Pek hoşlaşmadım gitar çalmaktan. O yüzden babama katılıyorum. Abim popçu, ben topçu :) Evde abimin gitar seslerine belki dayanamadığım için hoşlanmamış olabilirim :) Sevdiğim müzikler çalmıyodu halaa daha çalmıyo. Satriani, malmsteen, steve vai, eric clapton felan falan... Ama abim daha da geliştirir ve zamanı geldiğinde de inş bikaç beste yapar :)

    YanıtlaSil

Aklına ilk ne geliyorsa gözlerini kapat ve yaz...