Çoook uzun bir ara vermişim blog dünyasına. Unutmadım. Ama okuyamadım da. Üzgünüm...
Yazmaya elince aslında yazmaya kayda değer birşey yok diyebilirim. Aslında var. Üstelik daha henüz sıcak.
Yazmaya elince aslında yazmaya kayda değer birşey yok diyebilirim. Aslında var. Üstelik daha henüz sıcak.
15 ay önce salakça bir başlık altında anlatmış olduğum ŞU olayın ilk duruşması Çarşamba günü oldu. Mahkeme sırasında ve sonrasında meydana gelen olaylara geçmeden önce geçtiğimiz Salı gününe geri dönmek istiyorum. Olay sonrasında bütün sendikalar toplanıp basın açıklaması yapılmıştı. Yerel gazeteler bize yer vermişti. Davacı olan ben, müdür ve bir öğretmen arkadaşımızın eşi idi. Öğretmen arkadaşımızın eşi Türkiye'nin diğer ucunda bir ile tayini çıktığı için vekaletini tuttuğumuz avukata vermiti. O tarihten bu yana müdürümüze sayısız aracılar gelmişti. Enson bir milletvekili de elini atmıştı. Verdiğim gazlarla geri dönmemesini sağlamıştım. Taa ki son güne kadar.. Müdürün yanına gidip 'Hocam sendikalara haber verdiniz mi?' diye sormaya kalmadan 'Ben davamı geri çekiyorum. Mahkeme sırasında 'şikayetçi değilim' dicem.' sözlerinin ağzından çıkmasıyla kanımın donması bir oldu.
- Ne zaman konuştunuz hocam?
- Geçtiğimiz Cuma...
Demek sormasam mahkeme sırasında öğrenicem. Tamamen tesdüfen öğrendim diyebilirim. İnsan bi arar, söyler fikrinin değiştiğini. Asıl şaşırtan olay bu oldu. Şimdiye kadar müdüre gelen bütün baskı, daha yüklü bir şekilde bana gelecekti. Üstelik daha zayıf halimle. Şimdiye kadar bana 1 kişi bile gelmemişti. Telefonla bile arayan olmamıştı. Ne de olsa müdürü vazgeçse gerisi çorapsöküğü gibi gelir diye düşünülüyordu. O yüzden kaleyi sağlam tutmaya çalışmıştım. Arasıra yaptığımız konuşmalarla O'na destek veriyordum. Kararlı durmamızı sağlıyordum. Ama demek ki son güne kadarmış..
- E peki hoca hani geri dönmeyecektik? Demek sıra bana geldi...
- Yoook, öyle değil. Diğer arkadaşlarım davalarını geri çekmeyebilir. Onlar üzerinde en ufak bir baskı ederseniz tekrar dava açarım.. Ayrıca okulun ilk günü sabahtan (yani önümüzdeki Pazartesi) okula gelip herkesin önünde özür dileyecek.
Buna inanmış yani müdürümüz. Gelmese peki ne yapacak? Hadi geldi diyelim. Gelip de beni tehdit emeyeceği ne malum? Dava mı açacaksın? (Gülüyorum..)
O gün makemeden 1 gün öncesinden kafam allakbullak oldu. 15 ay boyunca sen diren, son gün vazgeç. Gurur yaptım. Mahkeme günü şikayetçi oldum. O anda müdürüm her ne kadar yanımda olsa da, çıkışta beni yalnız bırakmasa da damarlarımın en uçsuz noktalarına kadar yalnız olduğumu hissettim kendimi. Sanıklar mahkeme çıkışında müdüre teşekkür ederken ben aralarından sıyrılıp 'Ben okula gidiyorum.' diyip kaçayım derken arkamdan gelmeye başladılar. Birkaç sefer seslenmeleri sonunda geri döndüm. Suçlarını kabul etmeyen bir beden dilleriyle, neden şikayetçi olduğumla ilgili çemkiriyorlardı. Konuşlarının özünü çözümlemem 1-2 saniye sürdü ve azımı açmadan arkamı döndüğüm gibi gittim. Ama gözlerindeki o nefreti görürken başını öne doğru sallarken ağzından çıkan 'görüşeceğiz.' lafı beynimde değişik seneryoların oluşmasına sebep oldu. Kararlı ve soğuk görünüyordum. Bu, onları daha da sinirlendiriyordu. Ama sinirlerine hakim olmayı öğrenmelilerdi. Bu kadar uzun anlattığıma bakmayın. Bütün diyalog 1-2 saniye sürdü.
Bütün kamera kayıtlarına rağmen, bir okul bahçesinde görev yaparken, onca şahitin gözü önünde hastane raporlu olarak dayak diyip de halen hakkımı arayamıyorsam yoldan gelen geçen beni becerse sesim çıkamazdı. En azından beni görüp insan gibi konuşmayı denemeliler. 1 kere olsa beni dinlemediler. O andan 'Saksı değilim ben..' diye bağırasım vardı. Ama cool görüntümü bozamazdım.. :)
Çevremdeki çoğu kimse kesin birşey söylemiyor. Aslında böylesi daha hoşuma gidiyor. Net olarak 'Vazgeç..' veya 'Boşver, uğraşma' diyenleri pek dinleyesim gelmiyor. Ama olayları iyi çözümleyen insanlarla tanıştım.
2 gün sonra günlerden Pazartesi. Okulun ilk günü. Bir beden dili çözümü sonrasında bir karar verme aşamasındayım. Sonuçta bu insanlar böyle olaylarla ilk defa karşılaşmamımşlar. Acemi olan benim ve yalnızım. EŞİM DIŞINDA...
Mahkeme mi? 2 duruşma 29 Kasım'da..
Konuyla ilgili önem arzetmeyen trajikomik vakalar
VARAN 1
Hakim sanığa sorar:
- Müştekiler (yani biz oluyoruz) sizler hakkında şikayetçi olmadıklarında ve siz de 5 yıl boyunca herhangi bir suça karışmadığınızda sabıkanızın silinmesini kabul ediyor musunuz?
- (gülerek) Ben kimseden şikayetçi değlim ki...
VARAN 2
Ben şikayetçi olduğumu söyledikten sonra sanıklardan biri (üstteki salak) söz isteyip
- Burada bizbizeyi (lafa bak, sanki kahvede çay içiyoruz.) 1iyokmu bizden şikayetçi oluyor ama kendisi de okul bahçesinden çıkarken bize saldırdı. Yumruklar savurdu, bize vurmaya çalıştı.
Oysa ki olay gecesi ben okul bahçesinden jandarma tarafından olaydan yarım saat sonrasında çıktım. O saatte kendileri topuklamışlardı. Hepsi kamera kayıtlarında açık ve seçik bir şekilde mevcut. Kaldı ki yumruklasam bu onun suçunu hafifletmez. Benim ceza almammı gerektirir ki bunun için kendisinin bana dava açması lazım. Ama bu g.t var mı onda? Sanmıyorum. Belli ki çok korkmuş arkadaş... :)