12 Şub 2013

Tatil sonrasında cevaplanmayı bekleyen mimler

Merhabalar. Biliyorsunuz sömestr tatili eridi bitti. Çok deli dinlendim. Camış gibi uyumanın tadını çıkardım son damlasına kadar. Zavallım sevgili sevgilim de yüksek lisans tezini bitircem diye kastı da kastı.. :( Sonra 3-4 gün ailemin yanına gittik. Önceki postlarımda yazdığım gibi (ve hemen hemen hepinizin unuttuğu gibi.. :) babama sürpriz yaptık. Adam acaip mutlu oldu. Gözleri falan doldu, sevindirik oldu be adam. Uçak masrafı 700 kağıt olaraktan bi tarafımıza kaçsa da yine de değdi mi? Değdi, değdi. :)


Gelelim postumuza... Bu zaman zarfı içinde tabi mimleyen mimleyene. Hiçbirine cevap veremedim. Vereceğim anlamına da gelmezdi, vermeyeceğim anlamına da gelmezdi. Bu mim olayı beni bir ara çok geriyordu, artık açık konuşayım valla kendimi kasmayacağım mimlere cevap veriyorum arkadaşlar, alınmak, gücenmek, darılmak, trip atmak falan olmasın....



Pera'nın mimine bakıyorum ki gerçekten hoş.. Cevaplaması benim için çok anlamlı. İlk sorudan başlıyor daha heyecanı...



Yaşadığın şehrin sevdiğin / sevmediğin yönleri neler?

Neresi heyecanlı bunun? diye sorabilirsiniz. Benim için heyecanlı arkadaş.. Ben buraya yeni taşındım. 2 yılımı bile doldurmadım ve buraya taşınmadan önce sadece 1 kişiyi tanıyordum o da sevgili sevgilimdi... Geçiyorum cevabıma..
.
Sevdiğim yönleri: Beni yoran bir şehir olmaması. İlçe sonuçta, ne kadar yorabilir ki? Tatil bölgelerine yakın. Büyük şehir mi istiyorsun. Al sana İzmir 1 saat uzaklıkta. İklimi süper. Doğuda b.kum donarken ettiğim küfürlerin acısını çıkarıyorum. İpincecik deri ceketle kışı geçiriyorum, hayret vallahi...
Sevmediğim yönleri yok mu hiç? Var tabi ki... Hanzosu, pisliği, hırlısı, hırsızı bol. TOFAŞ hasyranı olan krolardan alabildiğine... 


Fobilerin var mı? Varsa ne?

Ulan çok ters oldu yaw.. Hobi dese alabildiğine yazardım da şimdi fobi olunca ne yazacağımı bilemedim. Vardır elbette de aklıma gelmedi şimdi..


Blogerlığa nasıl başladın?

ooooo bomba soru... Doğudayım o zamanlar. İlk atandığım aylarda hatta. Karayolları misafirhanesinde kalıyorum. Tek yaptığım şey internete girmek, uyumak, yemek yemek ve okul gitmek. O sırada bir bloga denk geldim. Bu ne yaw falan oldum? blogun ne olduğundan haberim bile yoktum. Sonradan küçük bir araştırma sonrasında günlük tarzı birşey olduğunu farkettim. Süper olur dedim. Yaşadıklarımı yazarım, sonra okurum. 'hey gidi günler hey...' derim falan... Dediğim de oluyor hani eski yazılarımı okuyunca.. :) Sonra başladım birşeyler yazmaya. O zamanlar çevreme söyledim hemen mal gibi.. Sonra tabi bi boka benzemedi yazdıklarım. Neden? Çünkü Onu yazma o kızar, bunu yazma bu bozulur... falan filan derken sokarım dedim kapattım... 5-6 ay sonra tekrardan açtım, bukez gizli bir isimle... Sadece çok çok sevdiğim insanlara söyledim adresimi. Onlar da takip ederler mi hiiiç bilmiyorum. Öyle yazıoz işte...


Hayatta gerçek olmasını / senin olmasını istediğin şey nedir?

Ya hayatta istediklerim o kadar çok değişti ki.. Lise zamanlarıma dönüp bu soruyu kende sorsam  hemen hiç düşünmeden 'İbanez JS1000'im olsun, yeter...' derdim. Ama şimdi bu isteklerime gülüyorum. Hep değişti bu istekleri. Üniversitedeyken atanayım derdim. Doğudayken Batıya geleyim, mutlu bir evliliğim olsun falan derdim. Bunların hepsi oldu, o yüzden mutlu muyum, mutluyum? Uzun süreden beri bunu düşünüoyrum zaten. Evrenden isteyeceğim birşey kalmadı zaten, daha neyim olsun ki? 'Çocuk' diye fısıldayanları duymuyor değilim. Yok, onu istemiyorum henüz...


E-book mu yoksa eski usul, ellerinde hissedebileceğin kitapları mı tercih edersin?

E-book ne yaa? Daha yeni floresan ekran telefonumu bırakıp renkklli ekran telefon teknolojisine geçmiş biri olaraktan sizce e-book u tercih edeceğimi düşünür müsünüz?


En sevdiğin mevsim hangisidir?

Kesinlikle bahar. İLKbahar... Bu hiç değişmedi. Lisedeyken hormonlar tavan yaptığı için severdim. Üniversitedeyken kışın boktan havası son bulup, kendimi çimlerin üzerinde bulduğum için severdim. Şimdi ise okulun biteceğine dair bir haber olduğu için sevmenin yanında ışığın en ideal açıda Dünya'mıza geldiğinden ve renklerin en parlak göründüğü zaman olduğundan (fotoğrafçılık açısından bakıyorum olaya...) çok seviyorum baharı.


Dürüstçe cevap vereceğini varsayarak soruyorum. Elinde birşeyleri değiştirecek güçte tek kullanımlık bir güç olduğunu düşünelim. Bu kadr büyük bir şans avuçlarındayken bencillik edip kendi isteklerin doğrultusunda mı kullanırdın yoksa daha geniş düşünüp herkesin yararına olan bir değişiklik yapmak için mi kullanırdın? Ve bu değişiklik (bencillik edip de yaptığın ya da  herkesin yararına olan) ne olurdu?

Daha sorunun ilk satırındayken aklımadan geçen şeyi söylüyorum. İster bunu bencillik olarak tanımlayın, ister dar görüşlülük. Ama bence insanlık için en yararlı şeyin bu olduğunu düşünüyorum. İsteğim şudur. İnsanların beyinlerinden tanrı, dinlerin varlığı ve onlarla alakalı olan herşeyin beyinlerinden ve yaşantılarından tamamen yok olmasını isterdim.


Burcunuz nedir?

Boğa. Sonuç?


Bir tiyatro oyunu tavsiye eder misiniz?

Üzgünüm...


Kendinizde en sevdiğiniz özellik?

Birçok ortama uyum sağlayıp birşekilde mutlu olmayı başarabilyorum. Bu özelliğime bayılıyorum... :)


Kendinizde en sevmediğiniz özellik?

Unutkanlık ve dikkatsizlik...


Sana yapılabilecek en büyük işkence ne olurdu?

Heralde tekrar beni doğuya yollamaları olsa gerek...


Tek başına bir insan keyif almak için ne yapabilir?

(Pera ile aynı cevabı veriyorum.) UYUYABİLİR... :)


Kıyafet konusunda takıntılarınız var mı? (Asla beyaz giymem vs.)

Asla yakalı t-shirt giymem, giyemem... 


Nefret ettiğiniz huylar ay da nefret ettiğiniz insanlar?

Bir konu hakkında yeterli bilgi sahibi olmadan yorum yapıp etrafını örgütlemeye çalışan öküzlerden ve öküzlüklerinden nefret ediyorum...


Sizi en iyi tanımlayan kelime hangisidir?

Rahatlık.


Hayata yeniden gelme şansınız olsa, hangi üşkede doğmak istersiniz?

İsviçre


Hakkımda 11 gerçek:

yaahu bu zor iş, arkadaş...


1. Din konusundaki gerçekleri yalnızca çevremin %2 sinin bilmesi beni rahatsız ediyor. Bilmeesi de ayrıca korkutuyor. (al sana fobi...)



2. Müzikten son derece soğudum. Gitardan uzaklaştım. Köpekler gibi solo atabilen eller şimdi 2 akoru ardıardına basamaz oldu. (neden hep kötü şeylerden gidiyoruz ki?)



3. Arkadarşlarımı çok iyi sınıflandırıyorum. Kiminle ne kadar samimi, kiminle ne kadar resmi olmak gerekir bunu iyi tespit edebiliyorum. (nihayet...)



4. Bayramlarda, kandillerde, yılbaşında ve diğer bütün özel günlerde atılan toplu mesajlardan çok nefret ediyorum. Elimde olsa telefonu kapatıp 1 hafta sonra açıcam.



5. Ankara'ya karşı hayatım boyunca hep farklı bir aşkla bakmışımdır. Orası benim için hep özlem olmuştur...



6. Bir işe başladığımda hep en iyisi olmayı hayal etmişimdir. (şimdiye kadar hep hayalde kaldı...)



7. Uyumayı, insan hayatından çalınan bir zaman dilimi olarak görsem de uyuymayı deli gibi seviyorum. HAtta 16 saat uyuyup baş ağrısı çekmeden günüme devam edebilen bir bünyeye sahibimdir. (rekor: herhangi bir ilaç vb. şeyin tesiri altında kalmadan KESİNTİSİZ 26 saat..)



8. Mantığını anlamadığım şeylere ikna olmam çok zor oluyor. İkna olsam bile geçici oluyor.



9. Hayatı boyunca birçok ilde yaşadım. Hepsinde sağlam anılarım oldu. İyi ki yaşamışım diyorum.



10. Hareketliyim, konuşkanım.



11. Karımı çok severim. Ama zaman zaman O'nu unuturum. :)


Bir mimin daha sonuna gelmiş bulunmaktayız. Daha başka mevzuları yarın yazarım artık.. :)



6 yorum:

  1. Kayıplardaydın, dönmüşsün... Hoşgeldiiin! :)

    Yalnız mimi okuduğumda hiç bir cevabına şaşırmadım ve genelde ''Bunu biliyodum, bunu biliyodum!'' okudum ahahah! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne zamandır okuyorsun, e tanı artık beni.. :)

      Sil
    2. Evet çok uzun zaman oldu :)

      Sil
  2. hakkındaki 11 gerçeğe bayıldım. imzamı bile atarım altına.

    ayrıca bir şey dicem 16 saat mı 26 mı karar verelim buna bir ona göre imzamı atacam :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rekor 26 saat. 16 saat uyku henüz baş ağrısı yapmasa da 26 saatlik uyku sonrasında baş ağrısı çekebilirim demek istedim orada. Atabilirsin imzanı.. :)

      Sil
    2. ben çok uykusuzsam 3 gün uyumamışsam doğru düzgün 12 saat yetiyor. ama normal şartlarda 8 saat yeterli :D

      sarhoş geldiysem ya da hastaysam o zaman yataktan temel ihtiyaç dışında kimse kaldıramaz beni :D

      Sil

Aklına ilk ne geliyorsa gözlerini kapat ve yaz...