Çok uzun zaman geçmiş gibi.. Evet aslında. Hiç bu kadar uzun ara verdiğimi hatırlamıyorum. Muhtemelen takipçilerim de unutmuştur beni. Belki aranızdan beni listenizden atanlar da vardır. Canınız sağolsun, ne diyelim. :)
Gelelim bunca vakit neler olduğuna. Taşındık. Ev aldık biz. Herşey basamak basamak gidiyor. Evlilimizin 2. yılında kendi evimize taşınmanın huzurunu yaşıyoruz. Taşınalı 3 hafta oldu. Bu 3 hafta boyunca inanılmaz koşturmaca içindeydik. Halen daha oturma ruhsatımız olmadığı için elektriğik, su üzerimize kayıtlı değil. Şantiye elektriği kullanıyoruz. Oturma ruhsatı olmadığı için dolayla internetimiz de yok. TV zaten yok. Olsa da farketme.
Bu 3 hafta boyunca çok şey anladım.
1. Marangozlara asla güvenmeyeceksin.
Günlerden Salı. Perşembe gelip hareketli raflarımızı takacağını söyleyen marangoz Perşembe arayıp işi Cumartesi'ye atar. Cumartesi günü bütün gün evde oturup beklersin. Yok, gelmez. Akşamüzeri sen başka bir iş sokayım araya derken o arar geleyim mi diye? PAzara ertelersin. PAzar günü kesin geleceğini söyler. Misafiri olduğu için onları aquaparka götürmeyi seçer. Tabi sen bunu bütün Pazar evde oturup gününü evde tükettikten sonra öğrendiğin için ayrı bi iflit olursu. (Evde TV internet yok, hatırlatayım dedim...) Telefonda çıkışırsın, Pazartesi günü kesini geleceğim der. 13:00 da geliyorum der. 13:30 da aramaya başlarsın. TAM 30 kez aramama rağmen birinde bile geri dönmez. Delirirsin. Eşyalarında etraftadır, ayağına dolanıyordur onun yüzünden. Salı günü yine aramaz. Çarşamba günü de aynı. Perşembe günü dükkanını basarsın kavga dövüş, ertesi hafta Pazartesi gübü geleceğini söyler. Beklemedeyim......
2. Marangozlara asla güvenmeyeceksin.
aaaa bu aynı oldu gibi? Ama farklı... Evi yapan marangoz bir dolap kapağını 1 ay sonra takayım der. Gelirbakar meğer ki kapak uzun gelir. Geri döner. Yine gelir, bakar bu kez genişliği fazla gelir. Uzaktan bakar gülersin.
3. Nakliyat şirketlerinde çalışan hamallar göründüğünden daha çakal.
Eşyalar eve taşındıktan sonra sıcağı sıcağına birşey anlamazsın. Ne zaman ki eşyaları kullanmaya başladın... hepsi tek tek eline gelmeye başlar. İşte o zaman hamalların bıraktıkları pislikleri halının altına itermişçesine yaptığı kamuflajını farkedersin, tiksinirsin.
4. 'Eve girince yerşirsin.' cümlesine karşılık gelen 'Eve girmeden halledelim. Sonra pisliği ile uğraşılmaz.' sözüyle süreç daha da uzar.
Marangozluk, boya badanalık, alış veriş, halı, perde, masa sandalye. Ektra masraflar ve bu masrafları çıkarmak için ibelli yerlerden kısıp belli yerlere yama yapma çabaları. Hepsini yapabiliyorsanız gerçekten zenginsiniz demektir.
Evimizin 2 bekçisi var. Biri gece, diğeri gündüz. Gündüz olan tabi iş saatinde olduğu için daha bir fazla çalışıyor. Yaptığı tek iş olarak marangozun bıraktığı pislikleri temizleyip dairelerdeki eksiklikleri not etmek, bunları müteahhite bildirmek. Müteahhit de ona haddinden fazla güvenerek bütün evlerin yedek anahtarlarını vermiş. Bu da kendine ordan pay biçerek para karşılığında daire sahiplerine vermeyi amaç ediniyordu. Birşekilde ben bunu galliyana geitrip almayı becerdim anahtarları. Cimri değilimdir. Ancak bahşiş olayı gönül işidir. Bunu hakettiğini düşünürsen veririm. Bahşişi ondan daha çok hakeden var çalışanlar arasında, kusura bakmasın...
Gelelim fotoğraf aksiyonlarına. Fotoğraf adına hiçbirşey yapamadım. Malum yaz geldi, Güneş hiç güzel değil. Çok sert. Gerçi güzel olsa bile benim fotoğrafa ayıracak vaktim yok. Ancak fotoğraf konusunda sizinle şöyle birşeyi paylaşabilirim. ÇOK ACI...
2 hafta önce 2 günlüğüne arkadaşlarla DAlyan'a gidip bir yazlık kiralayalım dedik. İyi strest atarız vs... Gittik eğlendik geldik. Deli gibi fotoğraf çektik. Gruptaki herkesi mayolu bikinili, havuzda vs bulunan fotoğrafların bulunduğu 16 GB lık hafıza kartı biranda ortadan kabolunca mala döndüm. Evde yok, biliyorum. Cebimden düşürdüğüme eminim. Tek ümidim tanıdık birilerin eline geçip içindeki fotoğraflara ulaşmasın, başka birşey istemiyorum. Aslında istiyorum. O fotoğrafları istiyorum...