28 Haz 2012

Biri tatil mi dedi?

Uzun bir süre aranızda olamayacağım. Blog okuyamayacağım. Öncelikle blog arkadaşlarıma şunu demek istiyorum...

Sizi okuyamıyorum ve bloglarınıza yorum yazamıyorum diye, lütfen beni unutmayın!!! :)

Yarından itibaren tatile girmiş olacağım. Yarın cennetin bir köşesi olan Çubucak'ta yerimi alacağım. facebook, twitter ya da twetter ya da tweeter her neyse bir dahaki yeni eğitim - öğretim döneminde yazılışını da tam olarak ezberimde tutacağıma kendime söz vererekten sanal arkadaşlık, paylaşım veya tırıvırı sitelerinden + beynimin temel düşmanı, radyasyonun kaynağı bilgisayarımdan uzuuuunca bir müddet uzak duracağım.

Yapmayı düşünüdüğümüz tatil benim 3-4 yıl önceki hareketli tatillere (Konu ile ilgili bkz: Hayvanlar gibi geziyorum.) kıyasla daha sakin bir tatil olacak. İlk hedefimiz Çubucak... Çubucak nedir, ne taraflara düşer? diye soranlar için şöyle diyim... Ben Çubucak'a yaklaşık 20 yıldır ailemle olmak üzere giderim. Çadır ve karavan kampı olmak üzere doğa ile içiçe olmayı düşünen herkes için uygundur. Öyle burdan anlatılmakla da pek bir yere varamayacağım için konuyu kapatıyorum.. haa bir de Marmaris - Datça arasında güzel bir mekandır işte. Şöyle de bir fotoğraf eklersem sanırım ne demek istediğimi anlamış olursunuz...


10 Temmuz tarihinde doğuda görev yaparken bana her türlü yardımı olan ev arkadaşımın düğünü varmış. Beni davet etti. Düğünlere gitme olayı benim oldukça gıcık olduğum bir mevzu olmasına rağmen bana yapmış olduğu binbir güzellik ve düğünümde beni yalnız bırakmayan bir avuç arkadaşımın içinde olmasından mütevellit... cümlenin sonunu getiremesem de sanırım siz ne demek istediğimi anladınız. 10 Temmuz'da Antalya'dayım... eee 'Temmuz' ve 'Antalya' demek TATİL kelimesinin tanımı veriyor bizlere...Oraya kadar gitmişken oranın güzelliklerinden faydalanmak da gerek. Şimdi evli olduğumu da hesaba katarsak çok international takılamayacağız demektir. Dolayısıyla daha çok doğa, tarih, mis kokulu çam ağaçları bizlere eşlik etmek durumunda olacak.. Güzel bir planımız var. Eşim ve ben hayatım boyunca yapmak istediğimiz ('istediğimiz' diyorum, çünkü bu olayı o da yapmak istiyormuş... ne güzel dimi :)) ) bütün Akdeniz'i baştan başa olmasa da yarı baştan olmak şartıyla geze geze, toza toza, bir orada, bir burada, çadır kampları, bungalow tipi evler, şelaler, mağaralar, bungy jumpin, scuba diving her türlü atraksyona dahil olmak koşulu ile paramızın son kuruşuna kadar harcayıp kendimizi tekrar Çubucak orman kampına ataraktan bütüüüün yılın strestini yok edeceğiz..

Yani sözün kısası uzunca bir müddet yokum..  Haydin kendinize iyi bakın.. Ben döndüğümde de beni unutmayın, hatırlayın, 'Kimdi lan bu?' demeyin... :)



18 Haz 2012

Büyük buluşma

Bugün, 1 haftadır beklediğim ezeli sıkıntım olan dişçiyle randevum vardı. Kanal tedavisi umuduyla gittim. Uzun işimiz vardı. Küçük küçük renkli iğneleri diş köküne sokup sokup çıkaracaktı. Sıkıcıydı ama alışkındım.

Önce pimli olan dişimin kaplamasını çıkaracağını söyledi doktor. İçimden 'hahhaayyyy, orası en kolayı..' edasıyla onayladım. Sanki onaylamasam yapmayacak di mi.. :)

Lakin hesaba katmadığım birşey vardı. Dişime çivi gibi bir aleti dayadı ve ÇAAAT.... ÇAAAT....... ÇAAAATTT vuraaa vuraaaaa dişin kaplamasını yerinde söktü. Kaplama diyip geçmeyin. Bildiğin yapay diş. Diş yaaniii, yapay diş desem daha doğru olur. Kocaman birşey boğazıma kaçıyordu az kalsın. Hemen kapadım boğazımı, doktor tuttu aldı... Nefes nefese kaldım adeta. Noooluyoruz laaaaynnn oldum. Daha işin başındaydık. O küçük iğneleri aldı ve içine batırıp batırıp çıkardı..

Doktor bilgisayarının yanına gitti. Diş filmini inceledi ve hüzünlü bir sesle.. 'Dişi kaybetmişiz......'  Normal bir edeayla söylese eyvallah dicem de öyle bir hava kattı ki eleman.. Saki karnından bebeğini kaybeden anne gibi hissettim kendimi. Geldi yanıma... Dişime baktı tekrar.. 'Ayşe hanım müsait mi?' diye sordu yardımcısına. Yardımcı ameliyathanede olduğunu söyledi. Anladığım kadarıyla O'na sökmeden önce O'na danışacaktı. Ama çok geçti, O ameliyathanedeydi. Besmele çekerek uyuşturdu. Oldukça geniş bir alana boş miktarda dayadı uyuşturucuyu. Her iğneyi batırmasında besmele çekti. İçimden kemküm yapma da hadi bitir artık işini diyesim geldi, tabi diyemedim..

Uyuşturucu tabi biraz fazla verilince benim narin bedenim dayanamadı ve tansiyonu düştü. Hemen kolonya takviyesi, geriye yatırmalar falan.. Biraz bekledik. Tabi o sırada kafamın sağ tarafı felç hesabı uyuşuk hale geldi.

Yine besmele çekerek elindeki 'kerpeten' dicem şimdi olmıcak... Neyse kerpetenle kıtırdı dişime. 1 asılmayla TIK... Çıktı yerinden. Zaten küçücük birşey kalmış. 2 köklü bir diş. Biri simsiyahtı. Neyse biraz inceledik falan.. Sonra birşeyler yaptı. Kanamayı durduran birşey koydu. Azımı çalkamamı istedi. Azımı burnumu hissedemiyorken de ağız çalkalamak da çin işkencesi gibi arkadaş. Gerçi artık orada öyle bir hale geldim ki.. Ağzımdan burnumdan her türlü salya, sümük, bağ doku vs... Çıksa umursamıcam. Her tarafım kan ter içinde, bitik bir halde 100 kağıdı da bayılmışım. Ağzıma da kanama olmasın diye sargı bezi tepti. Onu 1 saat boyunca ısırcakmşım falan filan... Yani anlayacağınız ağzıma sıçıldı bugün. Şuanda sağ üstte 3. köpek dişim diye tarif edebileceğim dişim noksan. 

Yaz boyunca şuna benzeyen yaratığı sahil Akdeniz, Ege sahil şeridinde görürseniz korkup kaçmayın. Selam verin. Hatta besleyin, para verin. Çünkü O'nun benim olma ihtimalim yüksek.. :)

13 Haz 2012

Acıdan öldüm öldüm dirildim. Ama mutluyum:)

Nasıl bir boşlamaktır bu yaahu  :( Aklıma geldikçe canım çok sıkılıyor. Yazmayı aslında o kadar çok özledim ki. Neden yazmadığımı da bilmiyorum.. Enson yazdığım konu gerçekten gündemi oyaladı. Bayağı da oyalayacakmış gibi görünüyor. Peki ondan sonra ne mi oldu?

Pazar akşamı tarif edilemez bir diş ağrısı yaşadım. Yani ben 7 yaşımdan beri her türlü diş ağrısını çektiğimi iddia eden biriydim ki Pazar akşamı bu konuda gerçekten yanıldığımı anladım. Yerimden fırlayıp nöbetçi eczane aradım. Ağrı kesici sadece yarım saat ağrısını azaltıyordu. Geri kalan zamanlarda anlatamayacağım bir ağrı yaşıyordum. Nasıl uyudum bilmiyorum..  ertesi gün özel hastaneye koştum. Pazartesi günü 10 a yakın ağrı kesici içtim. Sadece 1 kase çorba içtim. Hayatımda geçirdiğim en kötü gündü diyebilirim. Kanal tedavisi olacak. 2 yıl önce pimli olan dişim (vidalı) iltahap yapmış. 1000 lik antibiyotiği dayadı. Pazartesi günü öğleden sonra acıdan dayanamadım yine gittim. 'Bunu çekecek miyinm?' der gibi koştum doktora. Uyuşturucu iğne yaptı. Ağzım tipim kaydı. Ama acıyı halen daha hissediyordum. Şişeceğini söyledi. Şişerse rahatlarmış. Salı sabahı gerçekten dediği gibi şişti. Ağrı falan kalmadı. Şimdi ise halen daha şiş. Antibiyotiğe devam. acı yok, haftasonu kamp yapmaya gidiyorum. Mutluyum. :)

7 Haz 2012

mim: İçimdeki ses

mim cevaplamayacaktım diyorum. Lakin bu seferki tam vaktinde olması gereken yerinde bir mim olduğundan memnuniyetle cevaplıyorum. Teşekkürler Beyaz Sayfa... 

Beyaz Sayfa, benden içimdeki sesi istemiş. Hemen efendim...
Şu duddağımı bu hale getirenlere karşı inanılmaz bir kinlik beslemekteyim. Şunu anladım ki kavga etmek klaymış. Zor olan kısmı kavgadan sonrasıymış. Tehditler, davalar... En kötüsü de şu ki bu itlerin tek başladırına sesleri çıkmadığı gibi, yanlarına 3-5 kişiyi bulunca aslan kesilmeleri. Benim bildiğim kavga teke tek olur. Üzgünüm ki günümüzde 8 kişi toplanır 1 kişiyi bıçaklarlar.  Adı 'Adam dövdük' olur...

İçimdeki bu ses ne diyor biliyor musunuz?

Herşeyi bir kenara itip, faillerden birini (ama sadece 1 ini :) bir köşede kıstırıp dövmek ya da ondan dayak yemek... Her ikisi de bu sinirimi alacak. Lakin evli olmamdan kaynaklanan sorumluluklar bu özgürlüğü benden alıyor...

4 Haz 2012

Vayyy başımıza gelenleeer...

Ne okul gecesiydi ama..? Okul gecesi, benim için bir ilkti. Ama böylesi o geceye katılanlar için bir ilk oldu.

İngilizce tiyatro bitmişti. Bir topluluk ayağa kalkmış bir kartopu misali büyüyerek bir yandan da birbirleriyle kavga ederek sahneye doğru geliyorlardı. Yapmam gereken önüme geleni ittirip öğrencilerden uzak tutmaktı. Bir baktım ki olayın ortasındayım. Sırtıma, bacağıma devamlı darbeler... Daha sonradan söylenenlere göre uçan tekmeler, atılan sandalyeler... O sırada okkalısından bir yumruk dudağımda 3 dikişe  sebep oldu. Siz misiniz bana vuran. Önüme gelene vurayım derken bir meslektaşım çekip aldı beni. Götürdü içeri.

İçerde kız öğrenciler, bayan öğretmen arkadaşlar... Hepsi ağlıyorlar. Aynada duduğımın parçalandıını gördüm. Buz ile soğuk uyguladım. İyi oldu. Hem etraftakilerin görmesini engelledim. Hem de soğuk uyguladım. Jandarma, hastane falan derken eve 01:30 ta vardım. Tabi asıl ifade evde ahtuna verildi. Saat 3 gibi uyuyabildim. Zanlılar yakalnmış, gerekli yasal işlemler sürdürülüyor.

Bütün bu kötü olaylar kesinlikle beni kampa götürmekten alıkoyamadı. 3 te yatıp 6 da kalkmanın ardından yola koyuldum ve 2 günlük tatil bana yetti... :)


Evet, bu bana yetti gerçekten...

Bugün ise bütün sendikalar okulun önünde toplandı. Basın açıklaması yapıldı. Şimdilik gördüğüm bazı yerel basında haberimiz görüldü. İlçe Milli Eğitim Müdürü geldi. Gerekli, klasik konuşmayı yaptı. Yanımızda olduğunu söyledi. 

Olay neymiş neden kavga çıkmış diye hiç sormanıza gerek yok. Şuanda mevcut olan bir dava var. Olay, alkollü bir vatandaşın kamu binasına girerek kamu çalışanlarına saldırmasından başka birşey değil. Detaylar da bende kalsın.. :)

Başka bir aksiyonda görüşmek dileğiyle...